04-08-2019, 02:04 AM
(This post was last modified: 06-01-2022, 09:07 PM by RasitTunca.)
Görülen Allah ve Görülmeyen Allah
(Kar©glanin 08 Nisan 2019 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلْ اِلَيْهِ تَبْت۪يلًاۜ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ فَاتَّخِذْهُ وَك۪يلًا وَاصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَاهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَم۪يلًا
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Veżkuri-sme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ, Rabbu-lmeşriki velmaġribi lâ ilâhe illâ huve fetteḣiżhu vekîlâ, Vasbir ‘alâ mâ yekûlûne vehcurhum hecran cemîlâ.
Meali :
Rabbinin adını an, bütün varlığınla ona yönel ve gönlünü ona tam bağla. Doğunun da batının da rabbi O’dur. O’ndan başka tanrı yoktur. Öyleyse yalnız O’na güvenip sığın. Ve o inkârcıların dediklerine sabredip katlan ve onlardan uygun bir şekilde uzaklaş.
Sadakallahul Aziym Müzzemmil Suresi 8,9 ve10. Ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"İdrardan sakının! Çünkü kabirde ilk hesap bundan olacaktır."
( Hadis-i Şerif , Taberani)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Allah ve din kimsenin tekelinde, ne de kişisel hesabında değildir ki, Allah kesin olarak da bu dünyada görülmez, veyahut görülür diye bir hükme, kimse karar veremez. Kuran'da var mı delil Allah'ın görülmeyecek olduğuna dair, yahut Allah'ın görülecek olduğuna dair.
imamlar hocalar anlatır, ayağını taş alsa Allah'tan bil diyerekten, ve yine Tarlayı sürdün tohumu sen ektin, tarlayı sen suladın, güneşte doğdu, Yağmur da yağdı, ve bitki yetişti, ve hasat ettin, buğdayını kaldırdın, Hamdolsun Rabb'ime dedin. peki burada görülmeyen Allah nerede? Eken sen değil miydin, Allah mı ekti buğdayı, Allah mı sürdü tarlayı, sebebler de bir oldu, sonunda hasat ettin, Ne oldu o zaman, Allah Kim? nerede burada?
"Bir kulumu seversem, onun yürüyen ayağı, tutan eli, bakan gözü, konuşan dili olup, o benimle tutar, benimle yürür..."
diye anlatılan hadisteki, o adamlardan biri de sen değil misin, o tarlayı Eken amca. işte Allah senin elinle tarlayı ekti, yine senin elinle suladı, yine senin elinle biçti, seni bu işe sebep eyleyip, Senin üzerinden Allah ekip biçti, işte görünen Allah, işte arka planda görünmeyen Allah, seni görünce Ben, Allah'ı gördün mü diyeceğim, yoksa arka planda ki Allah'ı ele alipta, Allah'ı görmedin mi diyeceğim, her şeyin arka planında Allah var, o yüzden ekmeği yiyen benin, çarşıdan alıp gelen benin, onu eken falan amca, birçen falan amca, ve ben de yiyen amca oldum. ama Hamdimi de Allah a yaptım. arka planda bir Allah var, Neden Allah gözükmüyor o zaman, Allah ekmek yemek istiyorsa, peynir yemek istiyorsa, niye kendi gelip oturup da yemiyor, Niye benim elimle yiyor.
yani halife olmak, Diyorlar ki, Allah insanı kendi halifesi değil, yeryüzünün halifesi kıldı diyorlar, "halifeyi ruyi zemin" diyoruz ya biz, halifeyi ruyi zemin demek, yeryüzünün halifesi demek. Ama Allah kendi halifesi kılmış insanoğlunu ve, Allah isimlerini ve sıfatlarını, insanlar, ve hayvanlar, ve yarattıkları üzerinden tecelli ettirmekte. Nitekim Şeytan da vesvese vererek ten Aynı işlemi, yine insanlar ve Yaratıklar üzerinden meydana getirmeye Çalışmakta. 2 güç iyi ve kötü güç, şeytanı güç ve rahmani güç, Allah'ın aynı işlemleri insanlara kolayca yaptırmak için kullandıkları yaratıklara da biz Melek diyoruz. Melek de aynı işlemi ile, yani ilham ile, veyahut şeytani olana vesves diyoruz, melekten olana rahmani ilham diyoruz, veyahut peygambere verilmişse vahiy diyoruz. Ve Allah Melekleri kötülük yapma yetisi olmayan varlıklar olaraktan yaratmış, O yüzden bir melek, iyi melekler, Cehennem Melekleri hariç, insana zarar vermezler, ve verilmesini istemezler, kötülük yapma yetisi olmayan meleklerin yapamadığı bir işlemi yaptirabilmek için, Allah buna tezat bir canlı yaratması lazım ki, onun eliyle meydana getirsin. Yani bazen iyilerin yapamadığı bazı işleri, kötüler eliyle yaptırdığı, ve onlar ile Allah meydana getirdiği, Yani yine arka planda Allah vardır. Aynı Eken biçenin arkasında Allah olduğu gibi, bazı şer ve kötü sandığımız işlerin meydana gelmesini sağlayan da yine Allahü teâlâdır. Neden? Çünkü biz iman ederiz ki, hayrın ve şerrin de Allah'tan olduğuna. Eğer öyle olmasaydı, zaten bu kavga bir gün ortaya çıkar, Allah ile şeytan çıkıp ortada kavga ederlerdi, bizde seyrederdik, Allah'ın dışında başka bir güç olabilseydi, birinden birisi diğerine Galip gelirdi bir gün, ve bizde seyrederdik. Bazen kötüler, Kötülük yaptıklarında kendilerini Galip zannederler, yendim, Tamam İntikamımı aldım, falan gibi. Halbuki Allah onun ile, iyilerin yapamayacağı binlerce işi, bir kötüye yaptırmıştır, kötü bunun farkında değildir. yine kötülük yapma yetisinde olan birisinede, iyilik tat verici, ve zevk veren bir şey değildir. öyle olunca, öyle bir canlının yapamayacağı binlerce işlemi de, iyiler üzerinden tecelli ettirip, Allah yine dünyamızda meydana çıkarıp, ortaya getirmektedir, ve bu şekilde dünyayı idare edip, hem de imar edip, yaşanır Hale getirmektedir. o zaman Aynen film senaryosunu yazan olduğu gibi, onu oynarken arkadan replik verenler var, ve birden sadece oyunculuk yapanlar var değil mi, Bir de sahne var, sahnedeki malzemeler var, sahnedeki bir malzemeden dolayı, filme iyi veya kötü damgası vurulabilir mi, yahut bir oyuncunun, daha önceki rolünde kötüyü oynadığı için, ikinci rolünde iyiyi oynayınca, ona iyi veya kötü damgası vurabilirmiyiz, o bir oyuncu, Sadece rolünü oynuyor, filmden sonra, Onun gerçek hayatı, ve gerçek tarzı davranışı var, ama filmde sadece senaryoya uygun bir davranış metodu uygulamakta, Öyle olunca, kötü rolü verilmiş birisine kötü damgasını vurmak yine yanlıştır, yine iyi rolü verilmiş birisine de iyi damgası vurmak yine yanlıştır,
Çünkü hadis-i şerifte
"Senin iyi zannettiğin bir şey şer ve kötü olabilir, kötü zannettiğin bir şeyde, iyi ve hayır olabilir."
buyurdu Peygamber Efendimiz.
öyle olunca iyi ve kötü olmak sadece rolleri oynamak, ama arka planda o işin gerçekten iyi veya kötü olduğunu, daha çok sonra anlayabiliriz. böyle birçok hikaye vardır, ibret ve derslik olan. Mesela Erol Taş'ın oynadığı rolden dolayı, o na kötü adam damgası vurup da dövmeye kalkanlar, ve yine Kurtlar Vadisi'nde ölen bir adama, dışarıda cenaze namazı kılıp, Mevlüt okutanlar meydana geldi. Halbuk, Yani onların rolleri idi onlar, Asli sıfatları değildi. öyle olunca Kötüye kötü rolü verildiği için, bunu biraz daha açarsak, mesela günah işleyen bir adamı gördüğün zaman, adama hemen kafir, Günahkar damgası vurma, arka planda ne var, Allah onun o işlediği günah ile, kimden kimin öcünü alıyor, yahut kime ne Nimet sunuyor, Bunu o an baktığında göremezsin, bunun hikmeti, belki seneler sonra, Hatta belki yüzyıllar sonra da çıkabilir. Çünkü Kur'an'da ibretlik peygamber kıssaları var, Onların kıssalarının hikmetleri, yıllar sonra ortaya çıkıyor ki, Musa Aleyhisselam'ın ümmetine cumartesi yasağı verilmesinin hikmeti ve, cumartesi tatil edilmesi yüzyıllar sonra ortaya çıkmış bir hikmet, yine Muhammed'in ümmetine zekat ve sadaka farz kılınması, ve bunun hikmetinin Yıllar Sonra vergi olaraktan ortaya çıkması gibi, yüzyıllar sonra değil mi, 2 sene 3 sene sonra ortaya çıkmamış, ve vergi olaraktan dünyada yasa halini alması yüzyıllar geçmesinden sonra ortaya çıkmış, yani işte sana yaptırılan Bir Günah, yahut bir Sevabın Hikmeti, Belli ki 2 sene sonra, belki 10 sene sonra, belli ki 1000 sene sonra ortaya çıkacak, senin çocuğun bile ondan nasiplenmeyecek, belki torununun torunu nasiplenecek.
Nitekim Tirmizide geçen bir hadisi Şerif'te Peygamber Efendimiz buyurmuş ki
"Kızdığına ölçülü kız, Belki bir gün dostun olabilir, sevdiğini de ölçülü Sev, Belki bir gün düşmanın olabilir."
Buyurdu peygamberimiz
Demek ki Peygamber Efendimiz Bunun böyle olduğunu zaten o vakitten biliyordu, yani bazısına iyi rolü verilmiş olabilir, aslında o kötüdür, bazısına da kötü rolü verilmiş olabilir, Aslında oda iyidir, o senin için en iyi dosttan da iyi dosttur, arka planını yine Allah biliyor, ve Allah arka planda gizlice, yapmak istediklerini, onların eliyle yapmak da, ve yapmaya devam etmektedir.
belki onun Hayri yıllar sonra ortaya çıkacak, belki yüzyıllar sonra, belki de bir hafta sonra hikmetini anlayacaksın.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُۜ اِدْفَعْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذ۪ي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِيٌّ حَم۪يمٌ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Velâ testevî-lhasenetu velâ-sseyyi-e(tu)© idfa’ billetî hiye ahsenu fe-iżâ-lleżî beyneke ve beynehu ‘adâvetun ke-ennehu veliyyun hamîm
Meali :
İyilikle kötülük bir olmaz; sen kötülüğü iyilikle karşıla. O zaman aranda düşmanlık olan kişinin can dostun olduğunu görürsün.
Sadakallahul Aziym Fussilet Suresi 34. Ayet
Bu ayette geçen kötülüğü iyilik ve güzelliklerle iyi bir şekilde savmak meselesinde, ve bakarsın ki, o kötü işler işleyenler, seninle dost oluvermiş buyurulan ayeti kerimede ki hikmeti Ben, Memleketimi Sandıklı'da Yaşadım. ve okula giderken kaldırımdan değil de yoldan yürürken genç bir delikanlı ile birbirimize omuz attık, ve kavganın eşiğine geldik, yumruklaşmak mesafesine, ama yumruklaşmadik, ve bundan az zaman Sonra, Bir otobüste yan yana aynı koltukta sohbet ederek ten dost olmuş bir şekilde seyahat etmek de nasip oldu, o kavga sayesinde tanışık olmuştuk biz. yani bakarsın ki Candan bir dostun oluvermiş buyuruyor Rabbimiz. Yani bazen kavgadan bile Allah rahmet çıkarır dilerse, arka planda ne yaptığını sen bilemezsin. senin Farketmeden geçeceğin bir insan yanından geçiyordur, onun sana o takışması sayesinde, sen onu fark edersin.
Hani bilim adamları tıpta farkındalık da diye bir Reaksiyon tespit etmişler.
Mesela sen hava alıp veriyorsun ama farkında değilsin, sana hava alıp veriyor musun diye sorduğumuz zaman, nefes almanın sıklaşır, ve nefes aldığının farkına varırsın, ve o zaman nefesi, Sanki sen almak ve vermek zorundayım gibi hissedip de, orada karışık bir duruma girersin, Halbuki o ana kadar nefesi otomatik alıp veriyordun, seni farkında kıldığımız zaman kendin strese girdin, nefesi Aldım mı, Verdim mi, alacağımı vereceğimi heyecanına kapılırsın, Halbuki otomatik pilot hepsini yapıyordu, Sen farkında değildin.
işte Allahu Teala da böyle seni bir kavga ile, veyahut, Bir şer ve kötü bir birisinin yapacağı, bir amel ve fiil ile de, senin onu tanımana, öyle iyi bir kimseyi tanımına belki sebep oluyor ki.
düşün ki kainatta Yıldızlar Seyran halinde, ve onları seyrederken senin tanımadığın bir yıldız, senin yanından geçerken, Bak bu Yıldız'da da bu hikmetler, bu nimetler var, bir de bunu tanı diye, Allah sana ondan bir taş gönderiyo, kafana bu taş nedir nedendir, İşte o yıldızı tanımana Sebeb, ondan sana bir nimet indi demek olur.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لَقَدْ اَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَاَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْم۪يزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِۚ وَاَنْزَلْنَا الْحَد۪يدَ ف۪يهِ بَأْسٌ شَد۪يدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللّٰهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِۜ اِنَّ اللّٰهَ قَوِيٌّ عَز۪يزٌ۟
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lekad erselnâ rusulenâ bilbeyyinâti ve enzelnâ me’ahumu-lkitâbe velmîzâne liyekûme-nnâsu bilkist(i)(s) ve enzelnâ-lhadîde fîhi be/sun şedîdun ve menâfi’u linnâsi ve liya’lema(A)llâhu men yensuruhu ve rusulehu bilġayb(i)© inna(A)llâhe kaviyyun ‘azîz
Meali :
Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.
Sadakallahul Aziym Hadîd Suresi 25. Ayet
demiri indirdik diyor ya, Demek ki demir bizim yanımızdan geçti gitti, Demir gezegeni bizim yanımızdan geçerken, bir parça Demir koptu ve bize geldi ve artık böylece demiri de içimize aldık, dünyamıza ne güzel bir nimet Demir değil mi, kafamıza çarpmasaydı o Demir parçası, dünyada Demir olmayacakmış, demir lazım mı? çok lazım bir madde dünyaya. İşte o benim o a kavga ettiğim delikanlı ile omuz atma hikayesindeki, Ben onu hiç görmemiş gibi yanından geçip gidecektim, Ömrüm boyu tanımayacaktım belki, ama onun bana omuz atıp, Benim de onun omuzuna karşılık vermem sebebiyle, o genci tanımış oldum, Daha sonra da birlikte seyahat bile ettik konuştuk Sohbet ettik.
Ve dünyamızda filmler oynanır biter seyredilir, en sonunda arka plandakilerin sadece isimleri bir şerit halinde Akar,
replikleri veren falanciydi,
kamerayı tutan filanciydi,
makyajcı bilmem kim idi ,
Onları da zaten, filmi seyreden kimse Bekleyip de isimlerini bile okumaya zaman ayırmaz, Belki çok nadir kimseler, kim imiş bunlar diyerekten bakarlar, belkide sadece film ile uğraşan kimseler bakar ki, o da filmlerinde kullanacak eleman bulmak için bakarlar. ama biz gibi sadece seyirci olanlar, o şeritte akan yazıları bile okumaya zahmet ayırmayız. Öyle olunca Allah her işi arka planda yürütür de, Allah aklına gelmeyen, Allah ı unutmuş binler insan mevcut dünyada, her şeyi Allah'ın yaptığını bilmeyen, ve farkında olmayan, binlerce gafil insan. Biz gibi Farkına varanlar bile, bazen unutupta, dalıveriyoruz ve, sanki Allah yokmuş gibi davranıveriyoruz bazen.
Fazla sıkılmayın diyerekten buraya Nasrettin den bir fıkra ile devam edelim
Nasrettin Hoca ciddi adam olduğunu göstermek için, ona bir gün yaşını sormuşlar, Allahu alem 40 demiş, ertesi sene gelmişler, başka birisi yine sormuş, yine 40 demiş, orada geçen seneki soran adam da varmış, Yine Bir sene daha geçmiş, yine sormuşlar, yine demiş 40, yine orada ilk sene soran adam cıkışmış, ya Hoca geçen sene de 40 dedin, evvel ki senede 40 dedin, senin yaşın hiç değişmiyor mu demiş, Hoca da ciddi ciddi cevap vermiş, Erkek adam sözünden dönmez demiş, 40 dedim se 40 demiş.
ve işte dünyamızda bazı ciddi olduğunu zanneden insanlar vardır, ve onlar için hayat sadece siyah ve beyaz dan ibarettir, ya siyah, ya beyaz, ya İyi, ya kötü, ya herro ya merro. yani onları kararından caydıramazsın, Hani derler ya
"Deveye hendek atlatırsında, cahile laf anlatamazsın."
derler ya, işte bizim Cahil halkı kandırdılar, orada burada köydeki kenteki cahilleri, onlara iyi görünüp, müslüman admam görünüp, erkek, kadiragali görünüp kandırdılar, ve onları elinden oylarini aldılar, iyi yapıyormuş gibi gözüküyorlar, Aslında arka planda ne kötülükler yaptıklarını gizlediler ve biz senlerdir anlatiyoruz, işte gavur dediklerimiz bile anladilar, bu cahiller anlamdilar, deveye hendegio atlattikda bu cahilere laf anlatamadik daha. ve oyları çaldılar köyde kentte Galip geldiler. ama İstanbul gibi, Ankara gibi Büyük şehirlerde, akıllı insanlar var, onlar da anladilar, ve oylarina sahip çıktılar, ve onlar kazanınca, enayi olmadıkları ortaya çıkınca, bir de secimde şaibe de varmış dediler. Bunlarca sene şaibe yoktu da, bu sene mi Şaibe var.
Ve bazı insanların grisi ve ara renkleri yoktur, Halbuki ara mevsimlere geldik, sonbahar ve ilkbahar ara mevsimdir, ve ara renkler mesela Sarı ile mavi den yeşil meydana gelir, sarıya biraz mavi, maviye biraz sarı katınca, yeşil olur, hayat yeşilden doğup da gelişir, ve Bahar işte kötülükleri iyiliklerle savma vaktidir, iyilikleri Çoğaltıp sıcak ve Yaza doğru gitme vaktidir, hayatın Neşvü neva bulma vaktidir. ve bizim zikirlerimizden biriside işte
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
innel hasenat yüzhibnes seyyiat
Meali :
iyilikler kötülükleri (günahları)siler giderir.
Sadakallahul Aziym HUD SURESI 114. Ayet
innel hasenat yüzhibnes seyyiat, yani iyilikler kötülükleri siler yok eder hikmetini yaşama vakti, ve bu Zikri çokça çekme vakti, ve yine Günahlarımıza tövbe edip, ağlayıp sızlayıp, Nisan Yağmurları yağdırma vakti, vicdanımızın sesini dinleme vakti, yüreklerin yumuşadığı vakit ki, toprak yagmurlar ile yumuşasın ki, toprağı Çimen kadar yumuşak bir Filiz delsinde Hayat bulsun, ve dünyamız yemyeşil cennete dönsün, yürekleri tövbe ile yıkama zamanı, gözyaşı ile yıkama zamanı, ama fazla da ağlamayın, sel alıp gitmesin dünyayı.
Nisanın 7'si bizde Tıp demedi, yağmur yok. vicdanlar susmuş, gaddar mı olmuş insanlar.
ve bu ciddi siyah ile beyaz dan başka renk olmadığını zannedenlere ve (:::) den başka Türkiyneinsecenginin olmadigni zannden ahmak ve cahillere ve kararlarında da iyi veya kötü den başka bir çıkış yolu olmadığını zannedenlere, başka çıkış ve seçenekler ve yollarının da olduğunu gösterme zamanı. Nitekim Atalar demiş ki:
"Bir kapıyı kapatan Allah, başka kapıyı açar mış."
Ve yine bizim zikirleri mizden "Elem Neşrah" suresi okumak, o sürede diyor ki:
"bir iş seni yordu üzdü mü? O zaman o işi bırak, seni üzmeyen başka bir işe geç."
diyor Allahu Teala. o surenin son ayetinde, Nasıldı o ayet:
İnşirah Suresi Arapça Okunuşu
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَۙ ﴿١﴾ وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ ﴿٢﴾ اَلَّذ۪ٓي اَنْقَضَ ظَهْرَكَۙ ﴿٣﴾ وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَۜ ﴿٤ فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًاۙ ﴿٥﴾ اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًاۜ ﴿٦﴾ فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ ﴿٧﴾ وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ ﴿٨﴾
İnşirah Suresi Okunuşu
-Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1- Elem neşrah leke sadrâk.
2- Ve vada’nâ ’anke vizrâk.
3- Elleziy enkada zahrâk.
4- Ve refa’nâ leke zikrâk.
5- Feinne me’al’usri yusrâ.
6- İnne me’al’usri yusrâ.
7- Feizâ ferağte fensab.
8- Ve ila Rabbike ferğab.
İnşirah Suresinin Anlamı, Meali
-Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1- Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
2-3 Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı?
4- Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?
5-6 Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.
7-8 Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.
esteuzubillah feiza ferağte fensab ve ila rabbike ferğab, Rabbine başka bir dönüş ile dön diyor, yani o iş seni yordumu, yormayana geç, bu seni üzdü mü, üzmeyene geç ve böylece stressiz yaşamaya ve hayata devam edebilirsin, Karamsarlık içinde kalmayasın, bittim tükendim demeyesin diye, Allah sana buradan derman gönderiyor, ve diyor ki birde:
"Her zorluğu kolaylık ile kardeş yaptık, zorluk oradaysa, kardeşi kolaylık da yanındadır, muhakkak ki bu böyledir.
buyuruyor Rabbimiz.
ve dedik işte Kainat Zıtlar ile kaim ve ayaktadir, ve öyle olunca zorluk ile kolaylikda tezat kelimeler, ve ezvac olan veya kardeş olan iki fiil.
Ekskavatör (Baga) şoförü ekskavatör(Baga) de ki bir joystick ile taş kaldırıyor, bu taşı kaldıran ekskavatör(Baga) mı joystick mi yoksa şoför mü kim kaldırdı Hani arka planda bir Allah var diyorduk ya, burada bir üçüncüde girdi araya, joystick diye bir şey girdi araya, joystick mi kaldırdı? şoför mu kaldırdı? yoksa ekskavatörmü (Baga mi) kaldırdı, bir işi sen mi yaptın, elin mi yaptı, yoksa Allah mı yaptı.
Hani Salebe hakkında Rivayet var ya, ben bu paraları elimle kolumla kazandım, Niye vereyim dedi deniyor ya, elinle konunla mı kazandın sen o paraları? joystick mi kaldırdı o taşı, Eller mi buna güç yetirdi, yoksa arka planda Allah mı var. Salebenin zekat verememesi hikaye ediliyor hadislerde, ve Musa'nın ümmeti de cumartesi yasağına uyamadılar diye hikaye ediliyor, ve Bakara suresini ismini veren hindularda, bakarayı yani ineği kesemediler diye hikaye ediliyor.
ve matrix filimindede atlama programında, Morpheus atlıyor da, Neo atlamayı başaramadı diye hikaye ediliyor, ilk atlayan başaramaz diye hikaye ediliyor, yani Kural Bu, ilk defa yasa çıktığında, ona uyumak insanların bünyesinin kaldıramadığı bir şey, ilk defa da Başaran belki milyonda bir. Öyle olunca salebeye verilen roldeki Salebe kötü değil. rolde kötü değil. Allah onun hikmetini binlerce sene sonra vergi olaraktan ortaya çıkarıyor. ve onun o gün zekat vermenin islamin ilk yillarindan itibaren, müslüman biri ile delinmesini den yaratan Allah, onun delinmesi ile de binlerce Hikmet ortaya çıkarıyor. verginin verilmeyeceği yerler diye bir yasa var bir de mesela. zekat zengine farz da, zekatın Zengin'den de sagıt olduğu durumlar var. mesela burada adamın fabrikası var, fabrikasında işçileri geziye götürüyorsa, O gezide harcadığı para, vereceği vergiden düşülüyor, yine işçilerine iş kıyafeti ve ayakkabı ve dışarıda soğukta çalışıyorsa, mont kaban gibi şeyler veriyor, ve bunlarda vereceği vergiden düşülüyor, giderler diye ortaya çıkıyor. demek ki gideri çok olan bir firma, vergi vermiyor devlete. Yani iyiliği çok olan kimse, zararı az dokunuyor, hep hayır, hep hayır, faydalı. ve mesela Gülben Ergen vergi vermemek için iyiliklerini ortaya çıkarıyor ki, vergiden muaf olabileyim diyerekten, ve görünüş de onu biz iyilik melegi yaptık, Halbuki gayesi vergiden muaf olmak. ve bazı fabrikalarda buna diyor ki, bu sene diyor firmayı genişlettik, ve genişletme sebebiyle, şu kadar masraf yaptık diye gösteriyor, ve her sene böyle firmada genişletme yapma hikâyesiyle vergi kaçırıyor, her sene her sene biraz inşaat ile, verigeye verecegi parayi frimayi dahada büyütmede kullanan firmalar var, cünkü firmayi büyütünce, yine belli derece vergiden muaf oluyor, bu vergi devlete gidecegine ona kalmiş oluyor, iyimidir, Allah bundanda rahmet cikariyor, ve o adam frimayi büyütünce, iki işciye ekmek verirken, bu sefer on işci daha aliyor, on işciye ekmek veriyor, buda rahmet degilmi, bu sayede bu işi iyiye götürenler var, Bir de bu işi kötüye götürenler var, ikisinin arasında da fark var. Birisi fayda vermek için bu işi yapıyor, birisi vergi kaçırmak için bu işi yapıyor, Allah katında ikisi Tabii ki de aynı değil, Yine arka planda, replikleri verende Allah, onu öyle yaptıran yine Allah, o rolü ona veren yine Allah, salebenin vergiyi verememesi de Allah'tan, Allah'tan gayrı hiçbir şey yok,
"la mevcuda İlla Hu."
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـًٔا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تُحِبُّوا شَيْـًٔا وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ۟
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kutibe ‘aleykumu-lkitâlu vehuve kurhun lekum(s) ve’asâ en tekrahû şey-en vehuve ḣayrun lekum(s) ve’asâ en tuhibbû şey-en vehuve şerrun lekum(k) va(A)llâhu ya’lemu veentum lâ ta’lemûn
Meali :
Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Sadakallahul Aziym Bakara Suresi 216. Ayet
öyleyse Senin Hayır sandığın şer olabilir, şer sandığında da binlerce hayır olabilir.
mesela idrar hakkinda ve kötü ve necis oldugu hakkinda hadisler mevcut mesela
"İdrardan (sidikten) sakının. Çünkü kabir azabının çoğu ondandır (yani idrardan sakınmamaktan kaynaklanır)."
(Hâkim)
"Şüphesiz ki kabir azabının çoğu idrardandır (yani idrardan sakınmamaktan kaynaklanır)."
(Ahmed, İbn-i Mâce, İbn-i Ebî Şeybe, Hâkim ve Beyhakî rivâyet etmişlerdir.)
(Kabir azabının çoğu, üzerine idrar sıçratmaktan olacaktır.)
[İ.Mace, Nesai, Hakim, Dare Kutni]
(İdrardan sakının! Çünkü kabirde ilk hesap bundan olacaktır.)
[Taberani]
gibi hadilser idrarin necis oldugunu anlatirken, başka bir hadisde de idrarin faydali oldgunu anlatmişdir Peygamberimiz :
“Medine havası beni hasta etti. Hz. Peygamber (a.s.m), ‘Git birkaç deve ve keçi-koyun sütünden (Hadisin ravilerinden Hammad: ‘sanırım; ve bir de idrarlarından) iç’ diye tavsiyede bulundu.”
(Ebu Davud, Taharet, 125)
“Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve idrarını içmelerini öğütledi. ”
(Buhari Tıp5/1, Hanbel, 3/107,163)
"Hz. Enes anlatıyor: Ukl veya Ureyne kabilesi halkından sekiz kişilik bir grup Medine’ye gelip Hz. Peygamber (a.s.m)’e biat ederek Müslüman oldular. Bir müddet sonra Medine’nin havası onlara dokundu ve hasta oldular. Şikâyetleri üzerine Hz. Peygamber (a.s.m), çobanlarıyla birlikte Medine’nin dışına çıkıp, develerin sütünden ve idrarından içmelerini öğütledi. Adamlar bir müddet develerin süt ve idrarından içtiler ve sağlıklarına kavuştular. Derken, çobanları öldürüp develeri önlerine katıp götürdüler. Olaydan haberdar olan Hz.Peygamber (a.s.m) birkaç adam peşlerine taktı ve nihayet onları bir yerde yakalayıp getirdiler. Hz. Peygamber (a.s.m) onlara hakkettikleri ağır bir cezayı tatbik etti. Ellerini, ayaklarını kesti, gözlerine mil çekti ve güneşin altında ölüme terk etti..."
Ve bu hadisin sıhhati hakkında çok çeşitli tartışmalar var, ve peygamber hiç idrar içilir der mi diye iddia edenler var, Ve yine peygamber böyle bir ceza verir mi, merhametin babası olan bir kimse, böyle bir gaddar ceza verir mi diyenler var, ve bu konudaki ayet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
اِنَّمَا جَزٰٓؤُا الَّذ۪ينَ يُحَارِبُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْاَرْضِ فَسَادًا اَنْ يُقَتَّلُٓوا اَوْ يُصَلَّبُٓوا اَوْ تُقَطَّعَ اَيْد۪يهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ اَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْاَرْضِۜ ذٰلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۙ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İnnemâ cezâu-lleżîne yuhâribûna(A)llâhe verasûlehu veyes’avne fî-l-ardi fesâden en yukattelû ev yusallebû ev tukatta’a eydîhim veerculuhum min ḣilâfin ev yunfev mine-l-ard(i)© żâlike lehum ḣizyun fî-ddunyâ(s) velehum fî-l-âḣirati ‘ażâbun ‘azîm.
Meali :
Allah ve Resûlüne karşı savaşanların ve yeryüzünde (hak) düzeni bozmaya çalışanların cezası ancak ya (acımadan) öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki rüsvaylığıdır. Onlar için ahirette de büyük azap vardır.
Sadakallahul Aziym Mâide Suresi 33. Ayet
Ve bu adamlar Bu hadiste Görüldüğü üzere peygamberden menfaatlenmek için, ona Müslüman olduk görüntüsü vermişler, Halbuki Müslüman olmamışlar, ve onlar peygamberin şifa veren bilgilere sahip olduğunu bildiklerinden, yanına yanaşmışlar, ve onlara fayda edecek ilmi aldıktan sonra, onlar onu kullanıp iyi olduktan sonra da, hainlikleri içinde olduğu için, hayvanlarini develerinin sürüsünü önlerine katıp çalıp çırpıp oradan kaçmışlar, ve bu size biraz tanıdık gelmiyor mu? bu olay, aynı bugün iktidarda olan adam, dün niyetini beyan ettiği bir şiir ile Hapise atıldığında, Niyeti bozuk birisi olduğu için, ceza gördüğü için, niyeti ve gayesi ne olduğunu gösteren şiir yüzünden hapse atıldı, ve biz onu hapisten kurtarıp tertemiz adammış gibi temizledik, başımıza Bir de Başkan diye dikdik, ve yapmadığı halt kalmadı, çaldı çırptı, haksız ihale, zimmete mal geçirmek, derneklere veriyoruz diye, Devlet malını kendilerine aktarmak, say saya bildiğin kadar, Devleti sattı yedi yuttu, götürdü amerikalılara, diğer Arap devletlerine, kendi üzerine veyahut da gizli isimler üzerine paraları altınları yatırdı geldi, Devletin malını mülkünü çaldı da, hala çalmakta, ve 10 senedir 10 küsür senedir yaptığı işlerin hadi hesabi yok. her türlü haksızlığı yaptı seçimi kazanmak için, kendisi yaptıktan sonra, bugün geldiğimiz durum ise, ve diyor ki : seçimde haksızlık var diyor, düne kadar yoktu da, sen seçilirken yoktu da, kaybedince bugün mü var, yani fırsatı ele geçiren, işte Müslüman gözüken, fakat Müslüman olmayan, ve dün Türklüğü ayaklar altına alıyorum diyen, Türk olmayan birisi, Türklerin başına baş oldu, aynı develerin başına eşeğin başı olduğu gibi, Türklerin başına bir eşek başı baş oldu, ve şimdi de ben sizdenin görüntüsü veriyor, Sen eşek oğlu eşeksin Sende Bizden degilsin bizler devleriz sen önden giden eşek oğlu eşeksin. bir de koltuktan kalkmiyor topal ördekmiş amerikayi taklit edincemi kurtulcak bu dünya artik. vermeyeceğim devleti diyor. artık halk bıktı, Yeter artık diyor, hala Anlamiyor, bir de aynı develeri çalıp gidenler gibi Müslüman filan olmadıkları ortaya çıkan Hainler gibi, ve peygamberin bunlara yakalatıp böyle bir ceza vermesi hak mıdır, eğer o ceza- kuranda merdeilen ise, bu adama da aynı cezanın verilmesi şu anda tatbik edilmesi haktır ve adildir, peygamberin sünnetidir hem de, ellerinin çarpı kolluktan çapraz olaraktan kesilmesi gerkeir cünkü Devletin malını mülkünü çaldı çırptı, daha dün teröristlerle halay çeken adam, bugün milliyetçi kesildi, hangi dalda oynuyor Gözükmüyor ki, hangi telden çalıyorsun sen? siyaset Yalanmış, Yalanın da bu kadarina pes yani
Esteuzubillah
“Muhakkak ki, biz gerçekleri açıklayan âyetler indirdik. Allah, dilediğini dosdoğru yola iletir.
"Niceleri: 'Biz Allah’a ve peygambere inandık ve itâat ettik.' derler de sonra içlerinden bir grup buna rağmen arkalarını dönerler. İşte bunlar mümin değillerdir."
"Aralarında hükmetmesi için Allah’ın ve peygamberinin hükmüne davet edildikleri zaman, bir de bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çeviriyor."
"Ama hüküm kendi lehlerine gözükmeye görsün, tam bir itâat içinde koşa, koşa gelirler."
"Bunların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa imanda şüpheye mi düştüler? Yahut Allah’ın ve peygamberinin onlara haksızlık yapacağından mı endişe ediyorlar? Doğrusu, onlar zâlimlerin tâ kendileridir."
"Aralarında hükmetmesi için, Allah’a ve Resulüne davet edildikleri vakit, müminlerin söyledikleri tek söz; “Baş üstüne; işittik ve itâat ettik.” demek olmuştur. İşte kurtuluşa erenler bunlardır.”
(Nur, 24/46-51)
Ve bu ayeti kerimede deniyor ki, kendi lehlerine oldu muydu, koşa koşa gelirler, kendi aleyhlerine oldu muydu, işte böyle şaibe vardır derler, al bu ayeti ve bugüne uyarla.
ve deve sidiği içilirmi meselesine gelince
Ebu Hureyre, Peygamberimiz'den (asm)şöyle rivayet ediyor:
"Cehennemin ortasına sırat (köprüsü) kurulur. Oradan peygamberlerden ümmetleri ile beraber geçenlerin ilki ben olacağım. Peygamberlerden başka o gün kimse konuşamaz, Peygamberlerin sözleri de "Ey Allah'ım, kurtar kurtar" olur." (Buharî ve Müslim)
Sıratı geçerken insanların amelleri onları taşıyan binekler hükmünde olacak, amellerin derecesine göre hızı ve zamanı değişecektir:
“Sırat, kılıcın keskin tarafı kadar ince ve kaygandır. Müminler, nurları oranında süratli geçerler. Kimisi yıldızların akışı gibi, bazıları göz açıp yumuncaya kadar, kimileri rüzgâr gibi hızlı geçerken, bazıları da hızlı yürüyerek ve koşarak geçerler. Geçişleri amellerine göredir. Hatta nurları ayaklarının başparmakları kadar olanlar düşe kalka, elleriyle tutunarak, ayakları kayarak yanlarına yörelerine ateş sıçrayarak geçerler.”
(Taberânî, Hâkim)
Sidik içilirmi meselesine gelince, hadis doğru, çünkü erkeğin, veyahut, insanlardaki zekerin içinden geçen yol, kıldan ince ve sırat köprüsü için bu tarif yapılır, Kıldan İnce Bir Yol. kapalı vaziyetteyken, hortum gibi içinden su geçecek hava geçecek delik yok, yapışık vaziyette meninin çıktığı ve idrarın çıktığı yol. ve Öyle olunca İşte bu ince dar yoldan mani Damla halinde çıkarken, ve çok menisi olanların, hızlıca çıktığında, oradaki yolu yırttığını bilim adamları tespit etmiş, yırtılmalar olduğunu, bu yolda zekerin içindeki yolda, o kildan ince yolda, yırtılmalar olduğunu tespit etmişler, ve fakat böyle devamlı ıslak kalan bir yerdeki yaralar, neden büyük yara haline dönmüyor? Çünkü antiseptik olan idrar, onları antiseptik özelliği ile yakarakdan tedavi ettiği için, orada yara halinde olmuyor,
ardına demiş ki Peygamber Efendimiz:
"Cima ettikten sonra, 2. defa cima etmek isteyen, gitsin idrar yapsın, ve Zekerini ve hayalarını yıkasın, ondan sonra tekrar cima etsin."
( Hadis-i Şerif )
demiş, Neden Çünkü önce tedavi ol Sonra tekrar bir daha cima et, orası yaralandı çünkü, ve idrar orayı en iyi tamir ve tedavi eden ilaç niteliğinde. ikincisi eğer çocuk yapmak istemiyorsan orada meni bulaşığı kaldı yika ki çocuk olmasın ikincisi çocuk yapmak istiyorsan orada zarara ugramış meniler var zekerin üstünde, onlari yıkada yeni ve kuvvetli meniler yumurtaya gitsin, yoksa hava ile temas eden meni, sudan çıkıpda kurumuş balık gibi güçsüzdür, ve Öyle olunca işte Peygamberimiz onlara idrarınızı için dese iğrenç gelecek, insanın kendi idrarını içmesi, yahut başka bir insanın idrarını içmesi iğrenç gelecektir, öyle dememişte böyle diyerekten, yani iğrenç olacağını bildiği için, o da demiş ki gidin deve veya koyun idrarı keçi idrarı için demiş, ve Neden idrar, Çünkü içleri (Dahiliye) hasta olduğu için, devamlı ıslak kalan bir bölgedeki yaraların kapanmasında en iyi tedavi edici şey idrar dır.
Rabbim askerime ve bana peygamberini yalanlamaktan ziyade, hikmetini anlamayı nasip eylesin, bir olayı bilmeden de o olay üzerine yanlış yorum yapmaktan da muhafaza buyursun.
Dün kü birolay bugün daha kolay anlaşılır hale geliyor, Çünkü Kıyamet hadislerinin Çoğu da aynı minvalde, o gün onlar tam manası ile anlaşılmamış, ama Bizler hakkalyakin Bugün o olayların içinde olduğumuz için, hadisleri daha güzel anlayabiliyoruz, ve gerçekmiş, Muhammed doğru söylemiş diye biliyoruz, Ve Niye bu idrar hadisini düne kadar yalanladılar, Çünkü hakikaten bilinmediği için.
Rabbim hadisleri de sünnetleri de ve farzları da, vacipleri de, mekruhları da, ve dinin bütün vecibelerini, doğru anlayıp, doğru yaşamak nasip eylesin.
--oOo---
أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 08 Nisan 2019 Pazartesi
Original Kar © glan
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca