Thread Rating:
  • 19 Vote(s) - 2.74 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Gerçekten Şeytan Var mıdır? Varsa Nasıldır? - Kaç tane
#1
Dini-1 


Gerçekten Şeytan Var mıdır? Varsa Nasıldır? - Kaç tane şeytan vardır? - Her insanın içinde bir şeytan mı var? - Şeytanlar insana maddi zarar verebilir mi?

Cinlerin kafir olanlarına şeytan denir ve bunların sayısı çoktur. Şeytanların sayısını Allah bilir.

Her insana musallat olan şeytanlar vardır. Nitekim bu konuda şöyle bir hadis-i şerif vardır :

“Benim şeytanım bana teslim oldu.” ( Tirmizi, Rada 17; Müsned, III / 309)

Şeytanlar, hayra hiçbir kabiliyeti olmayan, sırf şer işleyen ruhani bir varlık türüdür. “Dumansız ve harareti çok şiddetli bir ateşten yaratılmışlardır (

Hicr Sûresi, 27). İblisin asıl adı, Azazil idi. Cenab-ı Hakk'ın Hz. Âdem'e ( as.) secde etme emrinden yüz çevirmesi ve bu secde emrine kibirlenerek isyan etmesinden sonra,

“iblis” ve “şeytan” isimlerini aldı.

İnsanlığın manevi terakkisinde, Allah'a kulluk vazifesini yerine getirmesinde en büyük engel, şeytandır. Kur'an-ı Kerim'de şeytan, insan için “adüvv-ü mübin-apaçık bir düşman”

olarak tavsif edilmiştir. Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayet-i kerimede müminleri şeytandan istiazeye, yani Allah'a sığınmaya davet etmiştir. Şeytanın en büyük hedefi

insanları dinsiz yapmak, ateist yapmaktır. Bunu başaramazsa onları şirke sevk eder. Şeytan, insanı müşrik etmekle de yetinmez; zalim bir müşrik eder, sefih eder. Bununla da

kalmaz, onu şirk adına, gece gündüz çalışan bir dava adamı yapmaya çalışır. Bu onun son hedefidir. Zira, dava sahibi olmayan bir müşrik şeytanın bendesi ise, şirki dava

edinenler onun can yoldaşlarıdır.

Şeytan
, bütün oyunlarını boşa çıkararak hakkı, doğruyu, hayrı seçen müminlerde taktik değiştirir. Müminin imanına ilişemeyeceğini anladı mı, onun ibadetiyle uğraşır;

ibadetsiz bir mümin olmasını arzu eder. Bunu başaramazsa, farzlarla yetinmesini, sünnetlere, nafilelere yanaşmamasını ister. Bu isteği de gerçekleşmezse, onun sadece şahsî

ibadetiyle meşgûl olmasını, başkalara bir şeyler anlatmamasını arzu eder. Ve mümine şu yollu telkinlerde bulunur : “Koyunu koyun, keçiyi keçi ayağından asarlar.”

Şeytan, insanı yoldan çıkarmak için birçok hileye başvurur. Bu hile ve desiselerin bazıları şunlardır :

1. Şehvet ve öfke : Bunlar şeytanın insana tesir etme yollarının en büyükleridir. Bu sebepledir ki, hadis-i şerifte :

“Şeytan kanın bedende cereyanı gibi insan vücuduna hulul eder. Onun yollarını açlıkla ( oruçla) daraltınız.”

buyurulmuştur. Çünkü şeytanın insana en büyük hulul yolu şehvettir. Açlık ise şehveti kırar.

2. Hased ve hırs : Hırslı insan, hakkı görmekten kör ve hakikati duymaktan sağır olur.

3. Tama : Şeytan insana tama ettiği şeyleri, çeşitli riya ve hilelerle sevdirir. Öyle ki, adeta tama ettiği şey, insanın mabudu olur.

4. Acelecilik : Acele anında insan düşünmeye fırsat bulamaz. Şeytan da bu anda ona vesvese verebilir.

5. Yoksulluk korkusu : Bu korku, insanı infaktan alıkoyar ve mal yığmaya davet eder.

6. Taassup : Şeytanın kalbe nüfuz ettiği kapılarından biri de kendi meşrebinde olmayan müslümanlara karşı kin tutmak, onları küçümsemektir.

7. İhtilâf

8. Şüphe : Şeytanın kalbe giriş kapılarından biri de, cehalet ve gafletleri veya günahlara dalmaları sebebiyle akılları darlaşan bazı kimseleri, akıllarının almayacağı imani

meseleler üzerinde şüpheye düşürmesidir.

9. Suizan : Kim bir insan hakkında kötü düşünmeye başlarsa, şeytan bu kimseyi o adamın aleyhinde gıybet etmeye sevk eder. Yahut o adamın hakkına riayet ettirmez. Ona hakaret

gözüyle baktırır. Şeytanın hile ve desiseleri, insana nüfuz yolları elbette sadece bunlardan ibaret değildir. Kişilere, devirlere, şartlara göre çok değişik şekiller arz eder.

Şeytan insana zorla yaptırım gücüne sahip midir?

Kur'an-ı Kerim'deki, "Şeytanın hilesi çok zayıftır." ayeti, şeytanın hile ve tuzaklarının zayıflığına dikkat çeker ( Nisa, 4/76). Pek çok ayet de şeytanın insanlar üzerinde bir

yaptırım gücü ( sultası) olmadığını bildirir. ( Mesela, İbrahim, 14/22; Hicr, 15/42; Nahl, 16/99; İsra, 17/65; Sebe, 34/21) Bu durum, insanın sorumluluğu açısından son derece

önemlidir. Eğer şeytan, böyle bir güce sahip olsaydı, o zaman insanlar "Ya Rabbi, sen bize şeytanı musallat ettin. O da bizim irademizi elimizden aldı. Bize bu günahları zorla

yaptırdı..." şeklinde Allah'ın huzurunda özür beyan ederlerdi. Halbuki, şeytanın yaptığı sadece vesvese vermekten, çirkinlikleri, günahları güzel göstermekten ibarettir. İnsan,

isterse bu vesveseye uyar, günahkar olur; isterse uymaz, Allah katında derece kazanır.

Şeytanla mücadelenin esası, onun direktiflerine muhalefettir. Onun için bu düşmanı iyi tanımak gerekir. Kalbine gelen ilhamın, şeytandan mı, yoksa melekten mi geldiğini ayırt

edemeyenler, çoğu kere şeytanın vesvesesine aldanırlar. İnsanın kalbi, melek ve şeytan ilhamlarının bir çarpışma alanıdır. Ehl-i iman, bu çarpışmada Allah'a sığınarak şeytanın

vesveselerinden kurtulmalıdır :

"Şeytandan sana bir dürtü ( vesvese) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. Takva sahipleri, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğunda, tezekkür

ederler ( düşünürler, Allah'ı anarlar, azabını hatırlarlar...) O zaman artık onlar, gerçekleri görenler haline gelirler." ( A'raf, 7/200-201)

Böylece ehl-i iman, Allah'ın himayesindedir. Şeytan onlara vesvese verse bile, hemen Allah'ı anmak, azabını hatırlamakla kendilerine gelirler, şeytana aldanmazlar. Vesveseden

kurtulup, gerçekleri görürler.

Bu hadiste geçen “esleme” kelimesi hem teslim olup boyun eğmeye mecbur oldu, hem de Müslüman oldu manalarına gelmektedir. Bu sebeple "Müslüman oldu" anlamında alınırsa, cennete

girecek diye anlaşılabilir. Ancak bu kelimeyi hadisçiler "boyun eğip teslim oldu" anlamında kabul etmişlerdir. Çünkü şeytanın cevheri bozulduğundan Müslüman olmasının söz konusu

olamayacağını ifade etmişlerdir. ( Tirmizi, Rada 17; İ. Cevzi, Telbisü İblis s. 34)

-------------------

Her insanın şeytanı var mı?

Her insanın şeytanı var mıdır? Bu şeytanlar insan ölünce ölür mü? Secde etmeyen şeytan hala yaşıyor mu?

Cevap :

Erkek olsun kadın olsun her insanın bir şeytanı ve meleği vardır.
Resulullah ( asm) şöyle buyurmuştur :
“ Sizlerden her bir kimsenin yanına, cinlerden bir karin ve meleklerden bir karin tevkil edilmiştir. Sahabeler : “Sana da mı ey Allah’ın Resulü?” dediler. Resulullah : “Bana

da. Ancak Allah onun hakkında bana yardım etti ve Müslüman oldu. Bana hayırdan başka bir şey emretmiyor.” ( Müslim, Ahmed)
Buradaki Müslüman oldu demek teslim oldu bana zarar veremedi demektir. Zaten kelime olarak Müslüman teslim olan kayıtsız şartsız boyun eğen demektir.
Allah ( cc) Kur’ân-ı Kerim’in birçok yerinde şeytanın apaçık düşman olduğunu ve ondan sakınmamız gerektiğini emretmiştir. Sinsi olan şeytanın tesirinden ancak Allah’ın ( cc)

emirlerine uymakla ve imanımızı kavi ( sarsılmaz) hale getirmekle kurtulabiliriz.
“Ve and olsun ki sizi ( babanız Âdem’i) yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere : “Âdem’e secde edin!” buyurduk. Hemen secde ettiler. ( Cinlerden olan) İblis

hâriç! ( O,) secde edenlerden olmadı.
Allah, ona) şöyle buyurdu : “Sana emrettiğimde, secde etmekten seni men‘ eden nedir?” ( İblis) dedi ki : “Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan

yarattın!”
( Allah şöyle) buyurdu : “Haydi hemen in oradan! Orada ( Cennette) kibirlenmek haddine düşmez; haydi çık, çünki sen alçaklardansın!”
( İblis) dedi : “Bana ( insanların) diriltilecekleri güne kadar mühlet ver!”
( Allah da) buyurdu ki : “( Haydi) doğrusu sen ( o vakte kadar) mühlet verilenlerdensin!”
( İblis) dedi : “Öyle ise beni azdırmandan dolayı ( ben de) mutlaka onlar( ı saptırmak) için, senin dosdoğru yoluna oturacağım!”
“Sonra elbette onlara önlerinden ve arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve ( sen) onların çoğunu şükredici kimseler bulmayacaksın!”
( Allah, bunun üzerine : ) “Yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan ( Cennetten) çık! And olsun ki onlardan kim sana uyarsa, Cehennemi sizin hepinizle mutlaka dolduracağım!”

buyurdu.” ( A’râf, 11- 18 )
“Hiçbir yaratığın herhangi bir dilek ve duasını toptan reddetmek, şânından olmayan ve "göğüslerde olanı bilen" yüce Allah, huzurundan kovduğu İblis'in bile ricasını mutlak

suretle reddetmeyerek şüphelenme, sen munzarindensin. Yani eceli tehir edilenlerdensin buyurdu.” ( Elmalılı Tefsiri)
Ayet-i Kerimelerden anlaşıldığı üzere şeytana insanları doğru yoldan çıkarması için kıyamet kadar mühlet verilmiştir. Yani Hz. Âdem’e ( as) secde etmeyen şeytan hala

yaşamaktadır. Bu nedenle şeytan kıyamet koptuğunda ölümü tadacaktır. İnsan öldükten sonra ona kötülüğü emreden şeytanı da elbette onunla birlikte ölmez.

------------------

Şeytanın çocukları var mı ve onlar da lanetlenmişler mi?

Şeytan’ın kendisine yardım eden çocukları vardır ve bütün çocukları onun yolunu devam ettirmektedirler ve Hz Resulullah ile beraber yaratılan ve O hazretin Müslüman yaptığı

şeytanın dışında kalan çocuklarının hepsi de lanetlenmiş ve kovulmuşlardır.

Ayrıntılı Cevap

Şeytan da tıpkı insanlar gibi çocuklara sahiptir. Bu konu hem Kuran da hem de rivayetlerde açıklanmıştır. Kuran’da şöyle buyrulur : “ Şimdi siz, benden ayrı olarak onu ve onun

soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır.”[1]

Allame Meclisi, Biharu’l Envar kitabının “Essema vel Âlem” adlı bölümünde şöyle diyor : “ Bir rivayette Allah Teâlâ’nın şeytana şöyle buyurduğu anlatılır : “ Sana da, Âdem’e

verdiğim gibi çocuk vereceğim ve her Âdemoğlunun, kendisiyle beraber dünyaya gelen bir şeytanı vardır.”[2]

Şeytanın çocukları da tıpkı şeytan gibi insan neslini saptırmak için dünyaya gelir ve şeytanın yolunu devam ettirirler. O halde açıktır ki bu şeytanları da lanet kapsar. Elbette

şeytanın soyundan olup çok nadir olsa da Müslüman olanların dışında, yaklaşık hepsi lanetlenmiş ve kovulmuşlardandır.

Allame Meclisi yine bu kitabında şöyle buyurur : “ Acaba sizin de bir şeytanınız var mı? şeklinde Resulullah’a arz ettiler, O hazret şöyle buyurdu : “ Evet ancak Allah

Teâlâ’nın yardımıyla, şeytanımı Müslüman yaptım.”[3]

Konuyla ilgili olarak bir takım noktaların hatırlatılması yararlı olacaktır :

1- Kur’an’da söz konusu edilen “şeytanın nesli” [4] ve “şeytanın kabilesinin”[5] insanlar üzerindeki güç ve velayeti bir genel kural değildir bu bazı kişiler veya bazı durumlar

için geçerli olan cüzi bir olgudur. Örneğin bunlardan birinin, bazı insanlar üzerinde tasarruf ve velayetinin olması yanında, bazıları üzerinde tasarruf ve velayeti yoktur ve ya

bazı amellere dehalet ederken bazı ameller üzerinde etkili değildir. Her halukarda diğer şeytanların etkinliği büyük şeytan olan İblis’in etkinliği iledir.[6]

2- Asıl şeytan ( İblis) cinler tayfasındandır[7] ve Kur’an da bir yerde şeytan için nesil karar kılındığı[8] başka bir yerde ölüm ile nispetlendirilmesinden cinler arasında da

çoğalmanın olduğunu anlayabiliriz[9] zira ölüm ve neslin karar kılındığı her canlının, aynı zamanda çoğalması da gerekir. Burada, acaba cinlerin çoğalması tıpkı insan ve diğer

canlılar gibi cinsel birleşme yoluyla mıdır? Yoksa başka bir şekilde mi? Sorusu cevapsız kalmıştır ve Kuran ayetlerinden bir şey anlaşılmamaktadır.[10]


[1] Kehf Suresi 50.

[2] Essema vel Alem kitabının tercümesi sh 243.

[3] Aynı kitap sh 254.

[4] Kehf Suresi 50.

[5] “Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz şeytanları, inanmayanların dostları yaptık.” Araf Suresi 27.

[6] El Mizan’ın Tercümesi cilt 12, s 63.

[7] “ Meleklere Âdeme secde edin! Demiştik; secde ettiler, yalnız İblis etmedi. O cinlerdendi.” Kehf Suresi 50.

[8] Kehf Suresi 50.

[9] “ Kendilerinden önce geçen insan ve cin toplulukları arasında ( azabın içinde) bulunacaklardır.” Ahkaf Suresi 18.

[10] El Mizan Tercümesi c 12, s 226.


----------------

şeytan çarpması diye birşey gerçekten var mı?


1952 doğumlu Anneliese'in mutlu yaşamı; 1968 yılında bir gece, kendini kontrol edemediği bir şekilde kasılırken bulduğunda tamamıyla değişir. Psikiyatristler sürekli devam eden

bu olağan üstü krizlere "epilepsi" teşhisi koyarlar.

1070-75 yılları arasında ataklar sıklaşır ve Anneliese gündelik yaşamında da şeytani görüntüler ve hayaller görmeye başlar. Aynı zamanda koyu katoliktir ve bir süre sonra ruhuna

şeytan girdiğine inanmaya başlar. İblislerin kendisine emirler verdiğini doktorlara anlattığında doktorların ve verdikleri ilaçların kendisine yardımcı olamayacağını anlar.

1973 yılında katolik kilisesinden "şeytan çıkarma" işlemi için izin istenir. Kilise buna izin vermez ve medikal tedavinin devam etmesi gerektiğini belirtir. Ancak ataklar

artarak devam eder ve 74-75 yılları arasında kiliseye defalarca başvuru yapılır. Kilisenin tavrı nettir. Anneliese'nin daha dindar bir yaşam sürmesi gerektiğini söylerler.

Ataklar sırasında Anneliese'nin kendine ve ailenin diğer fertlerine zarar vermeye başladığı, karınca ve örümcek yiyerek beslendiği ve yemek yemeyi red ettiği 75 yılının son

baharında Almanya Katolik Kilisesi sonunda "The Great Exorcism"in uygulanmasına izin verir ve bu iş için iki rahip atar.

1975 Eylül- 1976 Temmuz ayları arasında "şeytan çıkarma" seansları haftada 1 ya da 2 kez olmak üzere gerçekleştirilir. Bu arada Anneliese hiç bilmediği bir dilde konuşmaya

başlamıştır. Kesinlikle yemek yemez, iblislerin buna izin vermediğini düşünür. İlaçla uyutularak gıda verilmeye başlanır. Ataklar azalmaz. Hatta zaman zaman kısmi felç geçirir.

Daha öncekilere oranla daha kendini bilmez şekildedir. Medikal tedaviye son verilmiştir. Seansların detaylarını saklamak amacıyla 40'a yakın ses kasedi kaydedilmiştir.

Son "şeytan çıkarma ayini" 30 Haziran 1976'da gerçekleşmiştir. Bu sırada Anneliese zatüreeye yakalanmıştır. Vücudu tamamıyle halsiz kalmıştır. Ayinler sırasında obsesif şekilde

yaptığı hareketleri bile yapamaz durumda bulur kendini. Annesi Anna Michel kızının ölümünü ertesi gün, 01 Temmuz 1976'da kaydeder. Otoritelere haber verilir ve savcı hemen

konuyu soruşturmaya başlar.

Ailesi ve rahipler hakkında dava açılır. Ölüm sebebi açlıktır. Dava Avrupa'da uzun süre ses getirir. Doktorlar, rahipler, ses kayıtları dinlenir. Psikologlara göre bu durumun

sebebi genç kızın ailesi ve rahiplerdir. Anneliese'yi farkında olmadan yanlış etkilemeleri sonucu ölümüne sebep olmuşlardır. ( Doctrinaire Induction) Sonunda aile ve rahipler

suçlu bulunup, 6 ay ceza almışlardır.

Daha sonra Alman Katolik Kilisesi bir açıklama yapmış ve Anneliese'nin vücuduna şeytan girdiğini yalanladı. Bu açıklamanın ardından Katolik klisesi "şeytan çıkarma" ayini ve

kurallarını tanımladığı "Rituale Romanum"u incelemeye aldı. 1999 yılında Kardinal Medina Estevez, Vatikan'da gazetecilere 1614 yılından beri Katolik klisesi tarafından

kullanılan "Rituale Romanum"un yeni versyonunu sundu. Yeni adı De exorcismis et supplicationibus quibusdam ( of exorcisms and certain supplications) olan yeni döküman

"exorcism" ve kurallarını Katolik Kilisesi için yeniden tanımlamış oldu.

1952-1976 yılları arasında Almanyada yaşamış olan bu genç kız kilise görevlerini düzenli yerine getiren bir katoliktir. Hikayenin devamı hepinizin bildiği gibi İçine şeytan

girdiğini düşünmüş işe yaramayan psikiyatrik tedavilerden sonra tedavileri bırakıp kendini rahibe teslim etmiş ve uzun süre şeytan çıkarma ayinlerine devam etmiştir. Ölmeden

önceki gün ertesi gün öleceğini ama önemli olmadığını artık huzur bulduğunu söylemiştir.
Rahibe karşı ilaçları bıraktırması sebebiyle ölümüne sebebiyet verdiği gerekçesiyle dava açılmıştır.
Gerçekleştirilen ayinlerin çoğu kayıt altına alınmıştır. Bu kayıtlarda Anneliese in çıkardığı sesler inanılmazdır. Aynı anda 7 den fazla farklı sesi çıkarabilmekte hiç bilmediği

dillerde konuşabilmektedir. psikiyatrik rahatsızlıklarda hasta kriz anında yaptıklarını hatırlayamazken Anneliese olanları kriz bittiğinde en ince ayrıntısına kadar

hatırlıyabilmektedir. Durumu ilerlediğinde yalnızca böcek yemeye başlamıştır..


daha sonra bu kızın hayatı şeytan çarpması ismiyle bir film oldu. filmdeki adını emily rose yaptılar. internette resimleri ve daha çok bilgi var. dinimizde böyle birşey var mı

gerçekten?


----------------------

Kuranı Kerimde Şeytan İle İlgili Ayetler

*Ve onlar, Süleyman'ın mülkü hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe

Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi : "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme" demedikçe hiç kimseye ( bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan

erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar

sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiç bir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir

bilselerdi. ( BAKARA SURESİ / 102)

*İman edenlerle karşılaştıkları zaman : "İman ettik" derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise, derler ki : "Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz ( onlarla) yalnızca alay

ediyoruz." ( BAKARA SURESİ / 14)

*Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helal ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır. ( BAKARA SURESİ / 168 )

*Ey iman edenler, hepiniz topluca "barış ve güvenliğe ( Silm'e, İslam'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. ( BAKARA SURESİ / 208 )

*Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan ( fazl) vadediyor. Allah ( rahmetiyle) geniş

olandır, bilendir. ( BAKARA SURESİ / 268 )

*Faiz yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka ( bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların : "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden

dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de ( faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim (

faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır. ( BAKARA SURESİ / 275)

*Ve meleklere : "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç ( hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, ( böylece) kafirlerden oldu. ( BAKARA SURESİ / 34)

*Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları ( durum)dan çıkardı. Biz de : "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde

belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik. ( BAKARA SURESİ / 36)

*İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah

onları affetti. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır. ( AL-İ İMRAN SURESİ / 155)

*İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü'minlerseniz, Ben'den korkun. ( AL-İ İMRAN SURESİ / 175)

*Fakat onu doğurduğunda Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken dedi ki : "Rabbim, doğrusu bir kız ( çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını

koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş ( kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım." ( AL-İ İMRAN SURESİ / 36)

*Onlar, O'nu bırakıp da ( bir takım) dişilere taparlar. Onlar o her türlü hayırla ilişkisi kesilmiş şeytandan başkasına tapmazlar. ( NİSA SURESİ / 117)

*Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler, Allah'a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne kötü bir arkadaştır o. ( NİSA

SURESİ / 38 )

*Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde yargılanmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle

emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister. ( NİSA SURESİ / 60)

*İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır. (

NİSA SURESİ / 76)

*Kendilerine güven veya korku haberi geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir sahiplerine götürmüş olsalardı, onlardan sonuç

çıkarabilenler, onu bilirlerdi. Allah'ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, azınız hariç herhalde şeytana uymuştunuz. ( NİSA SURESİ / 83)

*Onları ne olursa olsun şaşırtıp saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın

yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost ( veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır. ( NİSA SURESİ / 119)

*( Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez. ( NİSA SURESİ / 120)

*Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun( lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz. ( MAİDE

SURESİ / 90)

*Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi? ( MAİDE SURESİ / 91)

*Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı.

Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla başbaşa bırak. ( EN'AM SURESİ / 112)

*Üzerinde Allah'ın isminin anılmadığı şeyi yemeyin; çünkü bu fısk'tır ( yoldan çıkıştır). Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli çağrılarda

bulunurlar. Onlarla itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz. ( EN'AM SURESİ / 121)

*Hayvanlardan yük taşıyan ve ( yünlerinden, tüylerinden) döşek yapılanları da ( yaratan O'dur). Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden yiyin ve şeytanın adımlarına uymayın.

Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. ( EN'AM SURESİ / 142)

*Onlara, zorlu azabımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? Ama onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici ( süslü) gösterdi. ( EN'AM

SURESİ / 43)

*Ayetlerimiz konusunda alaylı tartışmalara dalanlar : onlar bir başka söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturacak olursa, bu durumda hatırlamadan sonra,

artık zulmeden toplulukla beraber oturma. ( EN'AM SURESİ / 68 )

*De ki : "Bize yararı ve zararı olmayan Allah'tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları,

arkadaşlarının da : "Doğru yola, bize gel" diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?" De ki : "Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl

yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine ( kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." ( EN'AM SURESİ / 71)

*Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz kişinin haberini anlat. O, bundan sıyrılıp-uzaklaşmış, şeytan onu peşine takmıştı. O da sonunda azgınlardan olmuştu. ( A'RAF SURESİ /

175)

*Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret verdik, sonra meleklere : "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı. (

A'RAF SURESİ / 11)

*( Allah) Dedi : "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" ( İblis) Dedi ki : "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın." (

A'RAF SURESİ / 12)

*( Allah) "Öyleyse ordan in, orda büyüklenmen senin ( hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin." ( A'RAF SURESİ / 13)

*O da : "( İnsanların) dirilecekleri güne kadar beni gözle( yip ertele.)" dedi. ( A'RAF SURESİ / 14)

*( Allah) "Sen gözlenip ertelenenlerdensin" dedi. ( A'RAF SURESİ / 15)

*Dedi ki : "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar( ı insanları saptırmak) için mutlaka senin dosdoğru yolunda ( pusu kurup) oturacağım." ( A'RAF SURESİ / 16)

--------------

Kur'an’da şeytan taşlama ile ilgili ayetler var mıdır?

Şeytan taşlamanın, Hz. İbrahim'den geldiği ifade ediliyor. Kur'an’da şeytan taşlama ile ilgili ayetler var mıdır?

Cevap 1 :

“Sayılı günlerde 'ı zikredin. 'a saygılı olan için iki günde ( dönmekte) acele edene günah yoktur; daha uzun kalana da günah yoktur. 'a saygılı olun. Bilin ki sizler O'nun

huzurunda toplanacaksınız!” ( Bakara, 2/203)

Elmalılı Merhum bu ayeti şöyle açıklar :

"Sayılı günler“ teşrik günleridir. Hacla ilgili âyetlerde bir "sayılı günler", bir de "bilinen günler" vardır. "Bilinen günler" Zilhiccenin ilk on günü veya "eyyâm-ı nahir" (

yani Zilhiccenin on, onbir ve on ikinci günleri), "sayılı günler" de ittifakla "Eyyâm-ı teşrîk" ( yani Zilhiccenin onbir, on iki ve on üçüncü günleri) ile tefsir edilmiştir.

Teşrîk, yüksek sesle tekbir almaktır. Hz. İbrahim'e nisbet edilen ve yüksek sesle alınan ve bilinmekte olan hususî tekbire teşrîk tekbiri denir. Arefe günü sabahından Kurban

Bayramı'nın dördüncü günü akşamına kadar tekbir ve zikir günleridir ve "sayılı günler" bunun beşine de muhtemeldir. Böyle olmakla birlikte birincisi arefe, üçü eyyam-ı nahir,

beşincisi yalnız teşrîk günüdür. Fakat "teşrîk günleri" deyimi, özellikle Zilhiccenin on birinci, on ikinci, on üçüncü, yani Kurban bayramının ikinci, üçüncü, dördüncü günlerine

denir ki bu günler Mina'da tekbir alıp taş atma günleridir. Aynı zamanda bu günler, kurban etlerini serme günleridir ki teşrîkin bir mânâsı da budur. Şu halde tekbir günleri,

beşe kadar ulaşıyorsa da, arefe ve bayram günü zikir ve tekbiri "eyyâm-ı malûmata" yani bilinen günlere dahil olduğundan hac ibadetlerinin yapılmasından sonrası ile ilgili olan

"eyyâm-ı ma'dudât" yani sayılı günlerin zikredilmesi, özellikle "teşrîk günleri" denen bu üç gün demek olur. "Kim dönmek için acele ederse" ifadesinin gelişi de bunu teyit

etmektedir. Hacdan sonra şeytan taşlamak, Kur'ân'da açıkça anlatılmamış, fakat bunun ayrıca 'ı tekbir etmeye ( 'ı büyüklemeye) bir sebep olduğuna işaret buyurulmuştur. Rivayet

edildiğine göre bu günler, Hz. Ömer ( r.a.) çadırında tekbir alır ve etrafındakiler de alır, hatta yolda ve tavafta bulunan bütün halk tekbir alırlardı. Kısaca yukarıdaki,

"Atalarınızı andığınız gibi, şimdi de 'ı anın." ( Bakara, 2/200) âyeti, mutlak zikri; ona atfedilen, "Sayılı günlerde 'ı zikredin." ifadesi ise teşrik tekbiri ile özel zikri

emretmektedir ki özetle mânâ şudur :

Arefe ve nahir ( Kurban Bayramı günün)'de bilinen zikirlerden başka, hac ibadetinin bitişiyle hacıların dönmesi için sayılı olan üç teşrîk günleri içinde de, namazların

arkasında ve taş atmak gibi diğer sebeplerle açıktan tekbirler alarak 'ı zikrediniz ve bunu yapmadan dağılmayınız. Şu halde bu arada her kim iki gün içinde işini bitirip yani

vatanına hareket için acele ederse onun üzerine günah yoktur. Fakat bir gün içinde değil. Bu sebeple, bu iki günün birincisine yani "karar günü" denir ki bu günde Mina'da

bulunulur. İkincisine de "birinci hareket günü" denir ki hacıların bazıları bu gün Mina'dan hareket eder. Bu iki gün, bayramın ikinci ve üçüncü günleri olup hem eyyâm-ı

nahirden, hem eyyâm-ı teşrîktendirler. Ve Her kim geri kalıp da şeytan taşlamasını "ikinci hareket günü" denilen ve son teşrik günü olan üçüncü güne bırakırsa ona da günah

yoktur. Acele etmek ve geri kalmak muhayyerdir. Fakat bu muhayyerlik ve günah olmayışı, mutlak değil, takva sahibi olan hacı içindir ve onun kalbine heyecan düşürmemek, ilâhî

bir taleptir. Çünkü takva sahipleri, en küçük bir kusurdan sakınır ve aslında katında hacı, böyle takva sahibi olanlardır. Bu sebeple, hepiniz de 'tan korkunuz. ve biliniz ki,

siz ancak O'nun huzuruna toplanacaksınız. ( bk. Elmalılı, Hak Dini, ilgili ayetin tefsiri)


Müşrik Arapların Hz. İbrahim’in dininden kalma bazı ritüelleri uyguladıkları doğrudur. Fakat bu ritüller zamanla pek çok değişikliğe uğramış ve bir çok yanlışa kucak açmıştır.

Özellikle, Kabe’nin Mekke’de canlı bir sembol olarak bulunması, Kureyşlilerin -yanlış da olsa- hacla alakalı ibadetleri yaptıkları Kur’an’la da sabittir.

Kureyşlilerin bu tavrı, onları belli bir dine sahip kılmaya yetmemiş, putperestlik olgusu başını almış yürümüştü.

Hz. İbrahim’in Hanif dininden bazı kalıntıların bulunması, ne onları -din açısından- gerçek bir kimliğe kavuşturmuş, ne de cehaletlerini giderebilmiştir. Bu sebepledir ki,

Kur’an onları gafil olarak vasıflandırmıştır.

Şeytan taşlamanın hikmeti :

Haccın şartlarından birisi de şeytan taşlamadır. Taşlama, Hz. İbrahim'in kendine engel olmaya çalışan şeytanı kovmak amacıyla ona taş fırlatmasını sembolize eder. Bir Peygamber

olarak ona şeytan gözükmüş ve o da Rabbi ile arasına girmek isteyen, kendisini engellemek isteyen şeytanı taşlamıştır. “Hacca ilişkin görevlerinizi benden alınız.” ( Nesai,

Menasik, 220) buyuran Resulü de, bu işlemi bizzat yapmış, onu insanlara da bizzat öğretmiştir.

Taşlama, bir anlamda şeytana karşı girişilen bir savaşı sembolize eder. Attığı her bir taşı, nefsine, şehvetine ve şeytana karşı fırlatır. Kendisini çeşitli hatalara, günahlara

sürükleyen bu farklı cepheleri bir bir yok etmeye çalışır. Sahip olduğu her şeyi için feda erme yolunda, karşısına şeytan nereler de çıkıyorsa, hangi silahları ve cepheleri

kullanıyorsa oraları bertaraf etmelidir. Gurur, kibir, mal, mülk, mevki, rütbe, şan, şöhret, benlik, gençlik, evlilik, çoluk-çocuk… Kulluğun ve sorumluluğun önünde engel olan

şeyler her ne ise…

Günümüzde hacı, taşlama yaparken, Hem Hz. İbrahimin rolünü oynamakta, hem de Hz. Peygamberin sünnetine uymaktadır. Ancak bu rolü oynayan Hacı, sembolik olarak taşlarını şeytanı

temsil eden taş yığınlarına fırlatsa da, hakikatte kendisini şeytan hangi zayıf noktalardan aldatıyorsa, o tarafı düşünerek atmalıdır. Herkes kendi ayıbını, açığını ve günahını

kendi daha iyi bileceği için, attığı her bir taşla nefsini, şehevi arzusunu, kendisini günaha sokan dürtülerine atmalıdır taşları. Orada sembolik olarak ilk gün yedi, sonraki

günler kırk dokuz veya yetmiş taş atar. Bu çokluktan bir kinayedir. Bunun anlamı, artık şeytana karşı sürekli teyakkuz halinde olmalı, yüzlerce defa karşısına çıksa, ona

fırlatacağı binlerce taşı olmalıdır. Artık öteden beri tekrarladığı “Taşlanmış şeytanın şerrinden a sığınırım!” şeklindeki “istiaze” yani “Euzü billahi mineşşeytanir racim” i

sadece sözüyle değil, daha bilinçli bir şekilde özüyle yapmalıdır. Kimden kime sığındığını fark etmelidir. “Racim” olan şeytandan “Rahim” olan 'a sığındığını kavramalıdır. Şayet

bunu kavrayamaz ve sadece sembolde, şekilde takılır kalır da, bunun anlam ve hikmetini idrak edemezse “şeytanı taşladığı” vehmiyle bir kez daha aldanır o kadar! Çünkü şeytan

orada sembolize edildiği gibi dışarıda değil, Hz. Peygamber'in benzetişiyle “Kanın damarlarda dolaştığı gibi insanın içinde dolaşır.” ( Buhari, İtikaf 11-12)




Cevap 2 :

“Babalarının/atalarının uyarılmaması”dan maksat, onların meşhur ataları olan Adnan’dan bu yana kendi sülalelerine herhangi bir uyarıcının gelmediğidir. ( krş.İbn Aşur, ilgili

ayetin tefsiri)

Diğer bazı alimlere göre, buradaki atalarından maksat, yalnız Fetret Dönemi'nde yaşayan atalarıdır. ( Celaleyn, ilgili ayetin tefsiri)



-------------------




------------

Şeytan Gerçekten Var mı? Kutsal Kitabın cevabı

Evet, Şeytan gerçekten var. O ‘bu dünyanın hükümdarıdır.’ Kötü olmayı sonradan seçen ve Tanrı’ya isyan eden bir ruhi varlıktır ( Yuhanna 14 : 30; Efesoslular 6 : 11, 12).

Kutsal Kitabın Şeytan için kullandığı şu ifadeler onun kişiliğini ortaya koyar :

Karşı gelen anlamına gelen Şeytan ( Eyüp 1 : 6).

İftiracı anlamına gelen İblis ( Vahiy 12 : 9).

Kutsal Kitapta hilekâr anlamında kullanılan “yılan” ( 2. Korintoslular 11 : 3).

Ayartıcı ( Matta 4 : 3).

Yalancı ( Yuhanna 8 : 44).

İnsanın içindeki kötülük değildir

Bazıları İblis Şeytan’ın sadece içimizdeki kötülük olduğunu düşünür. Fakat Kutsal Kitapta Tanrı ile Şeytan arasında geçen bir konuşma kayıtlıdır. Tanrı kusursuzdur, onda

kötülüğün zerresi bile yoktur, dolayısıyla kişiliğinin kötü tarafıyla konuşmuş olamaz ( Tekrar 32 : 4; Eyüp 2 : 1-6). Başka bir defasında da Şeytan İsa’yı ayartmaya çalıştı.

İsa günahsız olduğundan onu da içindeki kötülük ayartmaya çalışmış olamaz ( Matta 4 : 8-10; 1. Yuhanna 3 : 5). Dolayısıyla, Kutsal Kitaba göre Şeytan içimizdeki kötülük değil,

gerçek biridir.

Birçok kişi Şeytan’ın gerçek olduğuna inanmıyor. Peki bu bizi şaşırtmalı mı? Aslında şaşırtmamalı, çünkü Kutsal Kitap Şeytan’ın kötü amaçlarına ulaşmak için insanları

kandırdığını söyler ( 2. Selanikliler 2 : 9, 10). En çok başvurduğu yöntemlerden biri de varlığına inanmamaları için insanların zihnini köreltmektir ( 2. Korintoslular 4 : 4).
Şeytan hakkında doğru bilinen bir yanlış

İddia : Tanrı, Şeytan’ı insanları sınamak için kullanıyor.

Gerçek : Şeytan Tanrı’nın hizmetçisi değil, düşmanıdır. İblis Şeytan, Tanrı’ya ibadet eden kişilere düşmandır ve onlara iftira atar ( 1. Petrus 5 : 8; Vahiy 12 : 10).



Şeytan’ın, birçok kuşaklarda varlığının inkar edildiği bir çağda yaşıyoruz. Oysa onun korkunç etkisi tüm çevrede görülmekte ve duyulmaktadır. Şeytan, Tanrı’nın düşmanıdır.

Bununla birlikte, onun varlığı ve girişimleri sonucunda, nice akıllar karanlıkta kalmış, yürekler aldanmışlardır.

Şeytanın etkisi, insanı şaşırtacak derecede korkunçtur. Evrende amansız bir savaş süregelmektedir; ki bu Tanrı’nın temsil ettiği doğruluk – kutsallık, ve şeytanın ayaklandırdığı

kötülük – haksızlık güçleri arasındadır. Ruhsal bir savaştır bu, gözle görülmez. Sonuçları manevi yaşantıyı durmadan etkiler ve doğal ortamı ardından sürükler.

Tanrı, insanı yaratmadan önce, O’nun katında bir nur meleğiydi bugün şeytan ya da iblis olarak tanıdığımız yaratık. Akıllı, yararlı ve Tanrı’ya itaat eden. Ne suçu var, ne de

günahı! Evrende günah ve kötülük sorunu diye bir şey yok. Bir gün bu üstün, yetkili meleğin varlığında uygunsuz ve çirkin bir özlem doğar : ‘Ben Tanrı’dan daha üstün bir varlık

olamaz mıyım?’ Böyle bir istek kuşkusuz Tanrı’nın katında barınamaz. O anda Tanrı şeytanın tüm yetkilerini çekip alır, onu gökten yere atar. Nur meleği, karanlık meleğine döner.

Şeytan iblis adını alır, Tanrısına ve yaradanının bir numaralı düşmanı olur çıkar.

Şeytanın bu iğrenç özlemine uyup aynı yolda Tanrı’ya başkaldıran kalabalık bir melekler topluluğu da şeytanın ardınca kutsal kattan kovulur. Bunlar, melekler topluluğunun üçte

biri oranında olup, cin adı ile tanınır. Bugüne dek şeytana kulluk ederler. Tanrı’ya bağlı melekler çoğunluğu ise günahsızdır ve kutsal durumda Tanrı’ya hizmet ederler.

Kutsal Kitap’ta şeytanın doğasına yaraşır şu adlar ve terimler kullanılır :

Apolyon ‘mahvedici’. ‘Başlarında kral olarak dipsiz derinliklerin meleği vardı. Bu meleğin İbranice* adı Avaddon, Grekçe adıysa Apolyon`dur’( Esinleme 9 : 11).
Beelzebub ‘cinlerin başkanı’ ‘Ferisiler bunu duyunca, “Bu adam cinleri, ancak cinlerin önderi Baalzevul`un* gücüyle kovuyor” dediler ( Matta 12 : 24).

Belial ‘kötü kişi’ ‘Mesih`le Beliyal uyum içinde olabilir mi? İman edenle iman etmeyenin ortak yanı olabilir mi?’ ( 2.Korintliler 6 : 15).

Yalancı ve yalanın babası ‘Siz babanız İblis`tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek

yoktur. Yalan söylemesi doğaldır. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır’ ( Yuhanna 8 : 44).

Düşman ‘Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor’ ( 1.Petrus 5 : .

İncil’de onun için Bu dünyanın tanrısı ‘Tanrı`nın görünümü olan Mesih`in yüceliğiyle ilgili Müjde`nin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı onların

zihinlerini kör etmiştir’( 2.Korintliler 4 : 4).

Bu dünyanın egemeni ‘Bu dünya şimdi yargılanıyor. Bu dünyanın egemeni şimdi dışarı atılacak’ ( Yuhanna 12 : 31).

‘Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur’ ( Yuhanna 14 : 30).

‘Yargı konusunda, çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor’ ( Yuhanna 16 : 11).

Bunlar, şeytanın adlarının yalnız bi kaçıdır. Şeytan hile ve hışımla dolu, amansız, vicdansız bir düşmanımızdır. Adem ile Havva’yı günaha, suça sürükleyen de, bugüne dek

günahlıyı da etkileyen odur.

Şeytanı tanımak, anlamak gerekir. Bu korkunç varlığın zamanı kısıtlıdır, sonu yakındır. İsa Mesih, onu yeryüzünde altetmiştir. Yeniden dünyaya gelişinde, şeytanın özel ajanı

olan Deccal’ı, yani yalancı Mesih’i bir üfleyişle öldürecek. Mesih’in ikinci gelişinde, şeytanın tüm etkisi yeryüzünden silinecek. Mesih’in barışı, sevgisi, esenliği evreni

kaplayacaktır. Dünyamız da şeytanın etkisinden arıtılınca her durum ve tutum özlenen düzene girecektir.

Evet, sevgili okuyucumuz vardır. Kutsal Kitap bu gerçeği de çok açık bir şekilde belirtmektedir. Ama ne yazık ki günümüzün modern insanları bunların varlığını yadsımakta, Şeytan

ve cinlerin, insanda mevcut bilinçsiz bir kötülük gücü olduğunu söyleyerek ciddi bir yanılgıya saplanmaktadırlar. Oysa, Kutsal Kitap'a daha yönelmeden, dünyadaki gelişim ve

olayları şöyle bir gözlemekle bile Şeytan'nın varlığını ve etkinliğini tüm açıklığıyla sezer veya görebiliriz. Kötülüğün, vahşetin, tarikatçılığın, ruhçuluğun, büyücülüğün,

falcılığın, ezoterizmin, Şeytan tapıcılığının, cine tutulmala-rın vs…frenlenemeksizin çığ gibi büyümesi bu kötü ruhsal varlıkların, varlığının tartışılmaz kanıtıdır. Aynı

zamanda belirtmeliyiz ki, dünyada da egemen olan kötülük, cinayet, savaş , hastalık, ölüm ve her türlü bozukluğun temel sorumlusu da yine Şeytan ve onun cinleridir. ‘Şeytan'ın

oyununa gelmemek' için ‘onun düzenlerini' iyi bilmemiz kaçınılmazdır ( 2.Kor. 2 : 11).

Şeytan Kimdir ve Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

Şeytan ruhsal bir kişiliktir : Her şeyden önce aklımızda bulundurmalıyız ki, Şeytan, bazılarının sandığı gibi kişiliksiz bir güç değil kendine özgü ruhsal bir kişiliktir. Rab

İsa Mesih bu gerçeği birçok olayda açık bir şekilde bildirdi. Örneğin yersel hizmetine başladığı ilk günlerde, Şeytan O'na yaklaşıp, O'nu kendi davasına kazanmak ve kandırmak

için O'nunla konuşmuş ve O'na birçok şey önermiştir. İsa Mesih her defasında "yazılmıştır" ifadesiyle onun saldırılarını püskürtmüştür ( Mat. 4 : 1-11). Açıktır ki, İsa Mesih

burada kişilik sahibi bir varlıkla diyalogdaydı, bilinçsiz bir güçle değil. Hz. Eyub olayında da Tanrı Şeytan'la direkt olarak "sen" ve "ben" gibi ifadelerle konuşmaktadır (

Eyb. 1 : 6-12, 2 : 1-5).

Şeytan, günaha düşmüş görkemli bir melektir : Şüphesiz Tanrı, başlangıçta Şeytan diye kötü bir varlık yaratmamıştı. Bir önceki konuda gördüğümüz gibi aslında Şeytan, önceleri

Tanrı'nın yaratmış olduğu parlak ve öncü meleklerden biriydi. Tanrı' nın melekler ordusunda çok önemli bir yeri ve görevi vardı. Ama bu kutsal varlık, bile m ediğimiz

nedenlerden dolayı yüreğinde gurura, kıskançlığa yer verip, aynı Tanrı gibi yüce olmaya özlem duydu. Bu emel doğrultusunda da eyleme geçip, Tanrı'ya isyan edince Şeytan durumuna

geldi. Bu isyanına önce birçok meleği, daha sonra da insanları kattı ( Esin 12 : 4). Bu nedenle ona ‘Şeytan' karşı koyan veya düşman , onu izleyen meleklere de "cinler" adı

verildi. Daha sonra bazı melekler de Nuh tufanından önce insan kızlarının güzel olduğunu görüp, onlarla birleşmek amacıyla bedenleşerek Tanrı'ya karşı itaatsiz olmuşlardır.

İnsan kızlarıyla evlenen bu meleklerin daha sonra dev adamlar andırışında Nefilim olarak bilinen melez ve kötü bir zürriyet meydana getirdiler ( Tek. 6 : 1-4). Nuh tufanı

esnasında ise insan bedenini terk eden bu itaatsiz melekleri Tanrı, ‘ bü yük yargı günü için çözülmez bağlarla bağlayarak karanlığa hapsetti .' ( Yah. 6). Şeytan'ın itaatsizlik

veya düşüş zamanının tam olarak ne zaman olduğunu söylemek zor olsa da, bunun büyük bir olasılıkla insanın yaratılışından kısa bir zaman sonra olduğunu düşünebiliriz. Çünkü

Tanrı, yaratılışın sonunda "her şeyin çok iyi" olduğunu söylemektedir ( Tek.1 : 31). Eğer Şeytan bu zamanda düşmüş olsaydı bu sözler anlamsız ve gerçek dışı olurdu. İşaya

peygamber Şeytan'ın bu düşüşünü şöyle anlatır :

"Ey parlak yıldız, Seher'in oğlu, göklerden nasıl düştün?.. Kendi yüreğinde dedin ki, 'göklere yükseleceğim ben, tahtımı Allah'ın yıldızları üstüne eriştireceğim. Kuzey'in

sonlarında, topluluk dağında oturacağım... kendimi Yüce Tanrı gibi edeceğim." ( İş.14 : 12-17, Hez.28 : 12-19).. .

Şeytan, Tanrı ve O'nun hizmetçilerinin baş düşmanıdır :

‘‘Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis, yutacak birini arayarak kükreyen aslan gibi dolaşıyor.'' ( 1Pet. 5 : 8; Ef. 6 : 11-19).

Kutsal Kitap Şeytan'ın kimlik ve karakterini açığa vuran kırka yakın isim ve ünvan vermiştir ona : "Şeytan" İbranice "düşman" veya ''karşı koyan'' anlamına gelir. "İblis"

''suçlayan'' demektir. "Ayartıcı", "Kötü olan" ( Mat. 4 : 3,5, 6 : 13), "Tüm dünyayı saptıran eski yılan", "Büyük ejder", "İthamcı" ( Esin. 12 : 9-10), "İğva edici", "Katil",

"Yalancı", "Yalanın babası", "Gerçekte durmayan" ( Yu. 8 : 44), "Beelzebul" ( Mat. 12 : 24), "Belial" ( 2Kor.6 : 15), "Apolyon", "Abaddon", "Uçurum meleği" ( Esin.9 : 11),

"Kükreyen aslan" ( 1Pet. 5 : , "Bu dünyanın reisi ve ilahı" ( Yu.14 : 30, 2.Kor. 4 : 4), "Havada olan karanlık güçlerin ve cinlerin reisi" ( Ef. 2 : 2, Mat.12 : 24), "Nur

meleği suretine giren" ( 2.Kor. 11 : 14) vs… Bu isimler açık bir şekilde Şeyan'ın kandırıcı ve kıyıcı ürkünç karakterini ortaya sermektedir.

Şeytan ve cinleri çok uzun zamandan beri var olduklarından dolayı çok güçlü, kurnaz ve çok tecrübelidirler. Ama Tanrı gibi her şeye kadir, her şeyi bilen değildirler. Eyup

olayında gördüğümüz gibi, Yahve Tanrı, Şeytan ve cinlerin güçlerini tam olarak kullanmamaları için onların etkinliklerine bir sınır koymuştur ( Eyb. 1 : 12, 2 : 6). Bu nedenle

İnanlılar korkusuzca, İsa Mesih'in adı ve yetkisiyle ona karşı durabilirler ( Yak. 4 : 7).

Şeytan ve Cinlerin Başlıca İşleri Nelerdir?

Tanrı'yı lekelemek : Şeytan'nın başlangıçtan beri gütmüş olduğu başlıca amaç; Tanrı'nın yerine geçip, yalnızca Tanrı'ya özgü yüceliği, saygıyı ve tapınışı elde etmektir.

Tanrı'yı lekelemek, suçlamak ve O'nun hazırladığı kurtarma programını bozmak Şeytan'ın başlıca emelidir. O, bu amacına ulaşabilmek için, akıl almaz sinsi metodlara ve yollara

başvurur. Zaten başlangıçta Adem ve Havva'yı yine Tanrı'yı lekeleyip, O'nun Sözü'nün doğruluğuna zihinlerinde kuşku uyandırmak yoluyla kandırmış ve davasına kazanmıştı (

Tek.3). O, zamanımızda yine büyük kitleleri aynı şekilde çeşitli Tanrı-tanımaz ideoloji, felsefe, din, tarikat ve rejimlerin oluşmasını sağlamakla saptırmış, kendi denetimi

altına almıştır. Zamanımızda mevcut olan birçok liberal, ekümenik, bilimsel ve insancıl gibi görünen bir yığın politika ve dinsel sistemlerin kaynağı da bizzat Şeytan olup

bunlarla o, Tanrı'yı ve Kutsal Kitap gerçeklerini lekelemek, çürütmek ve inkar etmek emelini gütmektedir. Şeytan bu şekilde gerçekten de Tanrı'yı lekelemeye çalışarak, "İncil

ışığının imansızların üzerine doğmasın diye, onların zihinlerini körletmek" tedir ( 2.Kor.4 : 4).

Mesih İnanlılarını Tanrı'dan ve Mesih'ten koparmak : Şeytan bu amacına ulaşmak için "kükreyen aslan gibi kimi yutacağını arayarak dolaşır." ( 1Pet.5 : , İnanlıları Tanrı

önünde suçlar ( Esin. 12 : 10, Eyb. 1 : 10-11), dener ( Mat. 4 : 3), "baskı ve sıkıntı" gönderir ( 1Pet. 5 : 9), Işık meleği ve doğruluk hizmetçileri kılığına bürünerek

inanlıları; rüyalar, görmeler ve zararsız gibi görünen çeşitli fikirlerle doğru yoldan ve Kutsal Kitap'tan uzaklaştırarak kendi ağına düşürmeye çalışır ( 2Kor. 11 : 3, 11-13, 2

: 11), kilise ve kardeşler arasına sevgisizlik, şüphe ve yanlış öğretiler ekerek kiliseleri bölüp, tarikatlar yaratmaya çalışır ( Elçi.28 : 20).

Tanrı'dan ve Mesih'ten uzakta olan insanları kendi tarafında ve denetiminde tutmak : Kutsal Kitap'a göre dünya ve dünyadaki insanlar doğal olarak Şeytan'ın tarafında ve

etkisinde bulunmaktadırlar. Efesliler 2 : 1-3 ve 1.Yuhanna 5 : 8 bu gerçeği açıkça bildirmektedir. Gerçekten de ‘Bütün dünya kötü olanın denetimindedir.' . İşte bu nedenledir

ki, Şeytan'a "dünyanın reisi ve ilahı" ( 2.Kor.4 : 4) denilmektedir. Şeytan'ın işi, gücü bu insanları kendi denetiminde ve tarafında tutmaktır. Bu amaç doğrultusunda Şeytan

İncil'in yayılmasını engellemek için insanların fikirlerini körletir ( 2Kor.4 : 4), ekilen Tanrı sözünü boğar, unutturur ve kapar ( Mat.13 : 18-23), binbir çeşit uğraşılar

sağlayarak imansızları kendi ağında tutmaya çalışır ( Çık.5 : 1-21). Şeytan özellikle ruhçuluk, büyücülük, falcılık, bakıcılık, sihirbazlık, horoskop, astroloji, ruh çağırma

gibi yollarla kitleleri ağında tutup tövbe etmelerine, Tanrı'ya yönelmelerine engel olur.

Ne yazık ki bugün milyonlarca insan, kendilerini bu korkunç, yıkıcı eylem ve uygulamalara vermektedir. Bu yıkıcı şeytansal uygulamalar çoğu zaman medya yoluyla sanki yararlı ve

iyilik içinmiş gibi, masum bir havaya büründürülerek zararsız bir eğlence türü olarak sunulmaktadır. Günümüzdeki birçok büyük devlet adamlarının, politikacı, şarkıcı veya

sanatçıların sürekli danıştıları özel medyumları veya bakıcıları vardır. Kütüphaneler okkultizm, karanlık, gizli güçleri konu alan bir yığın kitaplarla doludur.

Televizyonlardaki film, müzik ve oyunların çoğunluğu da yine bu doğrultudadır. İsa Mesih yeryüzündeyken Şeytan ve cinleri, sarsılan karanlık güçlerini kurtarmak a macıyla

varlıklarını insanlara ve hayvanlara girme ( cine tutulma) ve çeşitli yıkıcı etkinlikleriyle özel bir şekilde belirgin ettiler. Mesih İsa'nın yeryüzüne tekrar gelişinin yakın

olduğu bu dönemlerde de Şeytan ve cinleri yıkıcı faaliyetlerini özel olar a k yeniden ele almışlardır. Şeytan gerçekten de "vaktinin az olduğunu bilerek büyük gazapla" saldırıya

geçmiştir ( Esin. 12 : 12).

Zamanımızda da Cine Tutulmalar Olabilir mi?

Evet olabilir. Cinler geçmişte olduğu gibi zamanımızda da insan veya hayvanlara girerek fiziksel ve akılsal dengesizliklere neden olabilirler ( Mat. 9 : 28-33;12 : 22). Fakat

bunun yanında şu iki noktayı da önemle vurgulamalıyız :

1. Tanrı'dan uzakta bulunan her insan her ne kadar Şeytan'ın etkisinde ve dünyasında bulunsa da cine tutulmuş değildir. Cinlerin etkisinde olmak başkadır, cinlerin bir insanda

barınması başkadır.

2. Hastalık ve dengesizlikler Adem ve Havva'nın günahı sonucunda dünyamıza girmiş doğal dengesizliklerdir. Her ne kadar bazı hastalık ve dengesizlikler cine tutulmanın bir

sonucu olsa da, her dengesizlik ve hastalığın gerisinde cine tutulma olgusunu aramak yanlıştır.

Cinli birini ayırt edebilmek için Kutsal Ruh'un ışığına ve Tanrısal hikmete gereksinim vardır. Cinliliğin işareti bazen kendisinin olmayan sesler çıkarmak, bedensel uzuvların

anormalleşmesi, kontrolden çıkması, aşırı güç, yabansı dillerle konuşmak, İsa Mesih'e ve Kutsal Kitap'a karşı düşmanlık ve nefret, intihar teşebbüsleri, transa girmek vb...

olabilir. Şüphesiz büyü, fal, ruh çağırma, sipiritualizmle uğraşanl a r veya geçmişte bunlarla uğraşmış olup da tövbe etmemiş olanlar kolayca cinlerin barınağı olabilirler. Her

tecrübeli İnanlı, Mesih'in adı ve yetkisiyle cinleri kovabilir ( Mat.10 : 1-8; Mark. 16 : 17).

Şu gerçeği de önemle vurgulayalım ki, her ne kadar dıştan saldırıp, etkilese de hiçbir gerçek İnanlıya cinler giremez ve onda barınamaz. İnanlının vücudu Kutsal Ruh'un tapınağı

ve konutudur. Cinler, Kutsal Ruh ve İsa Mesih aynı zamanda, aynı yerde beraberce barınamaz ve aynı tahtı paylaşamazlar. Elçi Pavlus'un b e lirtmiş olduğu gibi :

''Doğrulukla fesadın ne ortaklığı, ışıkla karanlığın ne beraberliği olabilir? Mesih ile Beliyal arasında ne sözbirliği olabilir?'' ( 2.Kor. 6 : 14-16).

''Bedeninizin, Tanrı'dan aldığınız ve içinizde olan Kutsal Ruh'un tapınağı olduğunu bilmiyor musunuz? Siz kendinize ait değilsiniz. Bir bedel karşılığı satın alındınız.''(

1Kor.6 : 19-20).

Şeytan ve Cinlerine Karşı Tutumumuz Ne Olmalıdır?

Kutsal Kitap'a göre Şeytan, "büyük sıkıntı" denilen dönemde, şimdi konut kurmuş olduğu ‘hava' ( Efes.2 : 2; 6 : 12) veya gökten yeryüzüne atılacaktır ( Esin.12 : 7-9). Bundan

hemen sonra Şeytan Antikrist ve sahte peygamber aracı-lığıyla başlangıçtan beri gütmüş olduğu evrensel bir imparatorluk kurup, tanrı olmak, saygı ve tapınışı elde etmek amacına

birkaç seneliğine de o lsa sonunda ulaşacaktır ( Esin.13 : 1-. Ama yedi yıl sürecek olan sözkonusu bu büyük sıkıntı döneminin sonunda Mesih'in ikinci gelişiyle, Antikrist ve

sahte peygamber ateş gölüne atılacak, Şeytan ise bağlanarak bin yıl süreyle uçuruma kapatılacaktır. ( Esin . 19 : 11-21; 20 : 1-3). Mesih'in açacağı bin yıllık parlak çağdan

sonra da Şeytan son bir kez kısa bir süre için özgür bırakılacak ama hemen sonra, cinleriyle birlikte, ‘ebetler ebedince işkence görmek ' amacıyla ateş ve kükürt gölüne

atılacaktır ( Esin.20 : 10). Böylece Şeytan ve cinler sorunu da tam ve kesin bir şekilde çözümlenmiş olacaktır ( Esin.13 : 4, 20 : 1-15) vs…

Şeytan ve Cinlerin Geleceği Nasıl Olacaktır?

Şeytan tarafından acilen Tanrı tarafına geçmeliyiz : Görmüş olduğumuz gibi eğer sen özel olarak tövbe edip, Mesih'i yaşamına çağırmadıysan hâlâ doğal olarak Şeytan ve

cinlerinin tarafında bulunuyorsun. Acil olarak yapman gereken şey bu taraftan ayrılıp, Tanrı ve Mesih'in tarafına geçmektir. Bu, ancak samimi olarak ve bütün yürekten

günahlarına tövbe etmek, Şeytansal uygulamalardan vazgeçerek, İsa Mesih'i Rab ve Kurtarıcı olarak yaşamına çağırmanla mümkündür. Sihirbazlık, büyücülük, üfürükçülük, ruh

çağırmak, falcılık, ( kahve veya el falı) medyumculuk gibi bütün uygulamalardan tamamen uzaklaşmalı, kor u nma amacıyla taşınan muska, nazar boncuğu ve bütün batıl itikatları

da kesin bir şekilde terk etmelisin. Bundan başka bu tür kötü ruhların etkin olduğu korku veya çizgi filmlerini, video kasetlerini müzik kasetlerini veya CD'lerini, atari

oyunlarını, bütü n yazı ve yayınlarını da mutlaka evinden uzaklaştırmalı veya yok etmelisin. Bu şekilde hareket etmek Şeytan'ın etkisinden özgür olmanın ilk ve en önemli

adımlarıdır. Efes'te İsa Mesih'e iman eden kişiler arasında bulunup da ‘‘Büyücülükle uğraşmış bir sürü kişi de kitaplarını toplayıp herkesin önünde yaktılar… Böylelikle Rabbin

sözü kudretle yayılıyor ve etkinlik kazanıyordu.'' ( Elçi. 19 : 19-20). Öbür yandan bu uygulamaları sürdürmek Tanrı'nın düşmanı olan Şeytan ve cinleriyle ilişkiyi sürdürmek ve

onların tesiri altında yaşamak demektir. Bu uygulamalarsa her insanı Tanrı'nın kurtuluşundan ve bereketlerinden mahrum kılıp, sonsuz mahva götürür. Tanrı' nın şu buyruğunu asla

unutma :

‘‘Aranızda oğlunu ve kızını ateşten geçiren, yahut falcı, yahut müneccim ( medyum), yahut sihirbaz, yahut afsuncu, yahut büyücü, yahut cinci, yahut bakıcı, yahut ölülere

danışan bulunmayacak. Çünkü bu şeyleri yapan adam RABBE mekruhtur.'' ( Tes.18 : 9-14.Esin. 21 : 8 ;22 : 15).

‘'Cincilere ve bakıcılara dönmeyin, murdar olmak için onları aramayın.'' ( Lev. 19 : 31; 20 : 6,17).

Seni cinlerin esaret ve bağlarından sadece Rab İsa kurtarabilir. Hiçbir muska, hiçbir nazar boncuğu veya başka hiçbir nesne seni koruyamaz. Tersine bunlar seni gitgide kötü

güçlerin denetimine sevkeder. Bu nedenle sen yalnızca Tanrı'ya ve İsa Mesih'e sığın. Şeytan'ı tam anlamıyla alt etmiş olan yalnızca İsa Mesih'tir. O, Şeytan ve cinlerin bütün

karanlık güçlerinden daima üstündür. Sen yalnızca O'nda kötü güçlere karşı gerçek bir korunuşa ve güvenliğe sahip olabilirsin.

‘Tanr ı'nın Oğlu, İblis'in işlerini bozmak için geldi.' ( 1.Yu. 3 : .

‘‘Bunun için Tanrı'ya boyun eğin. İblis'e karşı durun, o da sizden kaçacak...'' ( Yak.4 : 7. 1Pet.5 : 8-9).

İkinci olarak bilmelisin ki her ne kadar Şeytan ve cinleri Mesih tarafından yenilmiş bulunuyorsa da, onlara karşı tek başına karşı duramazsın. Göksel yardıma gereksinimin

vardır. Bu yardımı elde edebilmek için bir asker gibi ruhsal alanda donatılmalısın. Bu ruhsal donatım ilk olarak sarsılmaz bir iman ve ümide sahip olmak, Tanrı'nın Sözü ol an

Kutsal Kitap'ı sürekli okumak , her gün dua etmek , diğer imanlılarla bir araya gelerek sürekli uyanık kalmaktır. Elçi Pavlus'un bildirdiği gibi :

‘Son olarak Rab'de ve O'nun üstün gücüyle güçlenin. İblis'in hilelerine karşı durabilmek için Tanrı'nın sağladığı bütün silahları kuşanın. Çünkü savaşımız insanlara karşı değil,

yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşıdır. Bundan dolayı, kötü günde dayanabilmek, gerekli olan her

şeyi yaptıktan sonra yerinizde durabilmek için Tanrı'nın bütün silahlarını alın.' ( .Ef.
6 : 10-1.
Şeytan ve cinleri, ölüme dek İnanlılara saldırmaktan vaz geçmez. İsa Mesih'e yaptığı gibi zaman zaman uygun ortamlardan yararlanarak İnanlıya yaklaşır ( Lu. 4 : 13). Şeytan

özellikle düşüncelerimize saldırarak merkezden bizleri zayıf düşürmeye çalışır. İnanlıda şüphe, gereksiz korku, kaygı ve suçluluk hisleri yaratarak zayıflatmak başlıca emelidir.

Hatta çoğu zaman günaha düşen bir İnanlıya yaklaşarak Kutsal Ruh'a karşı gün a h işlediğini ve artık onun için bütün af yollarının kapandığını söyleyerek umutsuzluk çukuruna

indirmeye çalışır. Bu durumlarda ona yer vermeyip Rabbimiz İsa Mesih'in yaptığı gibi yetkiyle Tanrı'nın sözüne ve vaatlarına dayanarak ‘ Çekil Şeytan' diyerek kov abiliriz.

Bizler Rab ile daima korkusuz ve cesur olup, Şeytan'a, saldırı ve tuzaklarına karşı da daima ayık ve uyanık duralım. Tanrı'ya ve İsa Mesih'e sadık kalıp, yaşamımızın her

alanında Tanrı'ya hizmet edelim. Çünkü düşmanımız İblis'in ayaklarımızın altında ezileceği büyük gün her gün biraz daha yaklaşmaktadır :

‘‘Esenlik Tanrısı çok geçmeden Şeytan'ı ayaklarınızın altında ezecektir.
' ( Rom.16 : 20).

Şeytan Şeytan gerçekten var mı?

‘İblis ve Şeytan denilen eski yılan bütün dünyayı saptırıyor’ ( Vahiy 12 : 9).

İNSANLAR NE DİYOR?

Bazıları Şeytan’ın, diğer adıyla İblis’in gerçek bir varlık değil, her insanın içinde var olan kötülük niteliği, yani sadece bir kavram olduğuna inanır.
KUTSAL KİTAP NE DİYOR?

Şeytan gerçekten vardır. O isyankâr bir melek, Yaratıcıya karşı gelen ruhi bir varlıktır. Kutsal Kitap Şeytan’ı “bu dünyanın hükümdarı” olarak adlandırır ( Yuhanna 12 : 31).

Şeytan kendi amaçlarını gerçekleştirmek için “sahte alametler” yapar ve “hileye” başvurur ( 2. Selanikliler 2 : 9, 10).

Kutsal Kitapta, gökte Tanrı ile Şeytan arasında geçen bir konuşma kayıtlıdır. Eğer Şeytan sadece içteki kötülük niteliğini temsil ediyorsa, Tanrı kiminle konuşuyordu, Kendi

içindeki kötülükle mi? Elbette hayır, çünkü Tanrı her yönden kusursuzdur ve O’nda kötülüğün zerresi bile yoktur ( Tekrar 32 : 4; Eyüp 2 : 1-6). Açıkça görülüyor ki, Şeytan

sadece kötülüğün simgesi değil, gerçek bir varlıktır.
BU SİZİN İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?

Şeytan kendisinin hayal ürünü olduğuna inanmanızı ister, böylece bir suçlu gibi kimliğini gizleyerek kötü işler yapmaya devam edebilir. Kendinizi Şeytan’dan korumak için

öncelikle onun gerçekten var olduğunu kabul etmeniz gerekir.
Şeytan nerede yaşıyor?

‘Yer, vay haline! Çünkü İblis, üzerine indi’ ( Vahiy 12 : 12).

İNSANLAR NE DİYOR?

Bazıları Şeytan’ın yerin yedi kat altında, cehennemde yaşadığına inanıyor. Başkaları ise Şeytan’ın kötü insanların içinde olduğunu düşünüyor.
KUTSAL KİTAP NE DİYOR?

Şeytan ruhi bir varlıktır, dolayısıyla görünmez bir diyarda yaşar. Şeytan’ın bir süre Tanrı’nın ve sadık meleklerin bulunduğu yerde dolaşmasına izin verilmişti ( Eyüp 1 : 6).

Fakat o artık diğer kötü ruhi varlıklarla birlikte Tanrı’nın huzurundan kovulmuş ve yeryüzü dolaylarına hapsedilmiştir ( Vahiy 12 : 12).

Bu, Şeytan’ın yeryüzünde sadece belirli bir yerde olduğu anlamına mı gelir? Örneğin, eski Bergama kentinden “Şeytan’ın oturduğu yer” olarak bahsedildiğini duymuş olabilirsiniz (

Vahiy 2 : 13). Aslında bu ifadeyle orada Şeytan’a tapınmanın ne kadar yaygın olduğu kastedilir. Şeytan yeryüzünde belirli bir yerde yaşamaz. Tersine Kutsal Kitap ‘yeryüzünün

tüm krallıklarının’ ona ait olduğunu söyler ( Luka 4 : 5, 6).
Şeytan insanlara zarar verebilir mi ya da onları kontrol edebilir mi?

“Bütün dünya kötü olanın elinde bulunuyor” ( 1. Yuhanna 5 : 19).

KUTSAL KİTAP NE DİYOR?

Birçokları insanları doğru yoldan saptıran Şeytan’ın etkisine yenik düşerek onun kontrolü altına girmiştir ( 2. Korintoslular 11 : 14). Bu gerçek, insanların dünyadaki

koşulları neden düzeltemediğini açıklar.

Kutsal Kitapta Şeytan veya başka isyankâr meleklerin insanları kontrol altına aldığını ve onlara fiziksel zarar verdiğini anlatan sıra dışı olaylar da kayıtlıdır ( Matta 12 :

22; 17 : 15-18; Markos 5 : 2-5).
SİZ NE YAPABİLİRSİNİZ?

Şeytan’ın gücünden korkmanıza gerek yok. Şeytan’ın etkisi ya da kontrolü altına girmemek için onun insanları nasıl kandırdığını öğrenmeniz gerekir, böylece “onun düzenlerinden

habersiz” olmazsınız ( 2. Korintoslular 2 : 11). Kutsal Kitabı okuyarak Şeytan’ın kullandığı yöntemler hakkında bilgi edinebilir ve bu hayati bilgi sayesinde onun size zarar

vermesini engelleyebilirsiniz.

Cinlerle bağlantılı tüm eşyalarınızdan kurtulun ( Elçiler 19 : 19). Bunların arasında ruhçuluk ve falcılığı destekleyen muskalar, nazarlıklar, basılı malzemeler, videolar,

filmler, müzikler ve bilgisayar uygulamaları olabilir.

Kutsal Kitap “İblis’e karşı koyun, sizden kaçacaktır” der ( Yakup 4 : 7). Kutsal Kitabın hikmetli öğüdüne uyarak Şeytan’ın sinsi oyunlarına karşı kendinizi koruyabilirsiniz (

Efesoslular 6 : 11-18 ).

---------------
Şeytan Taşlama ile ilgili fetvalar

1400 - Soru : Mina'da cemreleri taşlarken yönümüzü nereye döneceğiz, Kıble'ye mi?
Cevap : Halkın arasında şeytan taşlama, diye ifade edilen taşlar atılırken sol tarafımız Mekke'ye gelecek şekilde durup taşları atmak, sünnete uygun olan şekildir.
1401 - Soru : Şeytan taşlamanın hükmü nedir?
Cevap : Vacibtir.
1402 - Soru : Hacda ne için şeytan taşlanıyor?
Cevap : Bu hareket, temsili olup, insandaki menfi ve şeytanın vesvesesi ile doğan hisleri defetmek için yapılmaktadır. Böylelikle şeytan kahrolmakta ve insanı iğvadan ümit

kesmektedir.
1403 - Soru : Şeytan taşlamakta kullanılacak taş, ne için Müzdelife'den toplanıyor?
Cevap : Başka yerden toplanması da kabil ve caiz ise de, orada bol miktarda taş bulunması ve zamanın müsait olması sebebiyle oradan toplanmaktadır.
1404 - Soru : Mina'da kesilmesi gereken hac kurbanı, şeytan taşlama işinden evvel kesilse ne lazım gelir?
Cevap : Bundaki sıra vacibtir. Önce taş, sonra kurban, daha sonra tıraş olacaktır. Bu sırayı bozmuş olacağından bir koyun kesmesi gerekir.
1405 - Soru : Bazı hacı amcalar, hacda Cemre taşı atarlarken taşları yıkadıklarını söylüyorlar ve "Bu ne için yıkanıyor?" diye soruyorlar?
Cevap : Bahsi geçen taş, ibadet için atılacağından, temiz olması gerekir.
1406 - Soru : Şeytan taşlama işi, bayramın ikinci ve üçüncü günlerinde öğleden evvel yapılabilir mi?
Cevap : Yapılamaz. Zevalden sonra başlar. Sabahla öğle arasında taşlama birinci gün içindir. Dördüncü günün vakti de öğle vaktiyle başlarsa da öğleden önce atmaya müsaade

verilmiştir.
1407 - Soru : İhramlı olmayan bir kimsenin Mekke-i Mükerreme'nin harem huduttan içinde avlanması caiz midir?
Cevap : Haremin avını avlama yasağı sadece ihramlı bulunan kimseye mahsus bir yasak olmayıp, ihramsız bulunan kimseye de şamildir. Hiçbir kimse orada avlanamaz.
1408 - Soru : İhrama girilecek kaç mikaat mahalli vardır?
Cevap : Beş belirli nokta vardır ki, bunlara mikaat adı verilmektedir. Buralardan öteye ihramsız olarak geçilmesi caiz olmadığı gibi, geçene bir koyun veya keçi kurban etme

cezası vardır. Bunlar, Zü'l-Huleyfe, Zat-ı Irk, Cuhfe, Karn ve Yelemlem'dir.
1409 - Soru : Mekke halkının mikaat mahalli neresidir?
Cevap : Hac için ihrama girecek olanların mikaatı Mekke'dir. Umre için ihrama girecek ise "Ten'im" mahallinden ihrama niyet edeceklerdir.
1410 - Behce Fetvalarından : "İhramlı bulunan bir kimse başını örtse keffaret lazım olur" ( H.Ec. 1/24)
Açıklama : Başını örtme işi, bir gece veya günün tamamı müddetince olursa, bir koyun veya keçi kurban etme cezası gerektirir.
1411 - Soru : İhramlı bir kimse, dikişli elbiseyi nasıl ve ne şekilde giyerse haram olur?
Cevap : Dikilmiş elbise giymenin haramlığı, mutad olduğu şekilde başını ve kollarını geçirmek suretiyle giymektir. Yoksa bu elbise ile tesettür etmek değildir. Mesela, bir

kimse dikilmiş bulunan bir gömleği veya uzun entariyi, belinden aşağı kısma peştemal kuşanır gibi sarmış olsa veya paltosunu, kollarını geçirmeksizin omuzu üzerine alsa bunda

bir mahzur yoktur.
1412 - Soru : İhrama girecek kimsenin boy abdesti alması nedir?
Cevap : Sünnettir.

------------


Şeytan çoğalmakta deniliyor, onların çocukları şeytan olarak mı yaratılıyor? Eğer öyleyse -haşa- zulüm hatıra geliyor? Risalede nasıl geçiyor bu konu?


Aşağıdaki açıklamaların konuya ışık tutacağını düşünüyoruz.

Kehf suresi 50. ayette iblisin cin olduğu söylenir :

"Hani biz meleklere : Âdem'e secde edin, demiştik; İblis hariç olmak üzere, onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz, beni

bırakıp da onu ve onun soyunu mu dost ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne fena bir değişmedir!"

Bu ayet şeytanların cin taifesinden olduğunu ve onun da bir soyunun olduğunu ifade eder. Buradaki soy şeytanın bizzat neslinden olduğu gibi, onunla aynı işi yapan insanları da

ifade edeceğini düşünüyoruz. Zira Mehmet Vehbi Efendi nin mübarek tefsiri olan Hulasatül Beyan'da Kehf Suresi 51. ayetinin tefsiri sadedinde bunu ifade eder.

Aynı manayı Üstadımız ise Mesnev-i Nuriye'de şöyle ifade eder :

"Eğer istersen hayâlinle Nurşin karyesindeki Seydânın meclisine git, bak. Orada fukarâ kıyâfetinde melikler, padişahlar ve insan elbisesinde melâikeleri bir sohbet-i

kudsiyede göreceksin. Sonra Paris'e git ve en büyük localarına gir. Göreceksin ki, akrepler insan libâsı giymişler ve ifritler adam sûretini almışlar, ilâ âhir..."( 1)

Ayrıca Lem'alarda da şöyle der :

"İnsanlarda şeytan vazifesini gören cesetli ervâh-ı habise bilmüşahede bulunduğu gibi, cinnîden cesetsiz ervâh-ı habise dahi bulunduğu, o katiyettedir. Eğer onlar maddî

ceset giyseydiler, bu şerîr insanların aynı olacaktılar. Hem eğer bu insan suretindeki insî şeytanlar cesetlerini çıkarabilseydiler, o cinnî iblisler olacaktılar. Hattâ bu

şiddetli münasebete binaendir ki, bir mezheb-i bâtıl hükmetmiş ki, 'İnsan suretindeki gayet şerîr ervâh-ı habise, öldükten sonra şeytan olur.' "( 2)

Buradan da anlaşılıyor ki şeytan dediğimiz şerir olan cinniler insan olan bir dinsiz yada mürted gibidir.Dolayısıyle zürriyetleri de aynı hükme tabidir. İlk başlarında küfür

ehlinden olmadığı halde sonraları anası ve babası onu mürted bir duruma sokar ve şeytanı cinninin yaptığı vazifeyi yapar. Şeytanların zürriyeti de aynıdır.

Ayrıca hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur :

"Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anası-babası onu Yahudî, Hristiyan veya Mecusi yapar." ( Buhâri, Cenâîz, 80; Müslim, Kader, 22).

"Annesinden doğan her insan fıtrat üzerine tertemiz doğar." ( Müslim, Kader, 25).

Fakat bu bir zorunluluk değildir. Zira Cenab-ı Hak diriden ölüyü çıkardığı gibi ölüden diriyi çıkarır. Çok dinsizler ve başka dinden olanların çocukları iman edip salih kişiler

olmuşlar.

Bu hakikati teyid eden Hz. Aişe ( r.ha)'dan rivayet edilen bir hadis vardır :

"Her insanın yanında bir şeytan var mıdır, dedim." O da :

"Vardır!..", buyurdular. Ben yine :

"Seninle de mi ey Allah'ın Resulu?" diye sordum. Şöyle buyurdu :

"Evet. Fakat, Rabbim ona karşı bana yardım etti de o da Müslüman oldu." ( Müslim, Münafıkun, 11; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI/115).

Bütün bu anlatılanlardan şöyle bir netice çıkarabiliriz :

1. Şeytan cin taifesindendir.

2. Onun da bir zürriyeti vardır.

3. Ve zürriyetinin şeytan olarak yaratılmaz ve küfür ehli olma zorunluluğu yoktur. Tıpkı diğer cinler gibi.

4. Burada Cenab-ı Hak hakkında -haşa- bir zulüm düşüncesi tamamen yanlıştır. Zira her akıl ve irade sahibi Cenab-ı Hakk'ı bulabilecek bir kabiliyetedir. Özellikle de Hz.

Peygamber ( asv)'in mesajını işitmiş olanlar. Eğer hiç işitmemişse Cenab-ı Hak ona göre ayrı muameleye tabi tutar.

Dipnotlar :

( 1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Fihrist.

( 2) bk. Lem'alar, On Üçüncü Lem'a.

--------------

Şeytan taşlama işi, bayramın ikinci ve üçüncü günlerinde öğleden evvel yapılabilir mi?

Cevap : Yapılamaz. Zevalden sonra başlar. Sabahla öğle arasında taşlama birinci gün içindir. Dördüncü günün vakti de öğle vaktiyle başlarsa da öğleden önce atmaya müsaade

verilmiştir.

---------------

Mina'da kesilmesi gereken hac kurbanı, şeytan taşlama işinden evvel kesilse ne lazım gelir?

Cevap : Bundaki sıra vacibtir. Önce taş, sonra kurban, daha sonra tıraş olacaktır. Bu sırayı bozmuş olacağından bir koyun kesmesi gerekir.

-------------

Kuran-i Kerimde ki İbllis, Şeytan ve Tağut'la İlgili Ayetler

Meleklere : “Âdem'e secde edin” demiş-tik, hemen secde ettiler. Yalnız iblis diretti, böbürlendi, inkarcılardan oldu.[1]
Sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere : “Âdeme secde edin!” dedik, hepsi secde ettiler. Yalnız iblis etme-di. O secde edenlerden olmadı.[2]
( Allah) buyurdu : “Sana emrettiğim za-man seni secde etmekten alıkoyan nedir?” ( İblis) “Ben dedi ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.” [3]
Yalnız iblis, secde edenlerle beraber ol-mayı kabul etmedi. ( Allah) : “Ey iblis, nen varki sen secde edenlerle beraber olmadın.” Dedi. ( İblis); “Ben bir salsalden (

pişmemiş çamurdan) değişken bir balçıktan yarattı-ğın insana secde etmem” dedi. ( Allah) : “Öy-leyse çık oradan ( meleklerin içinden çık) dedi, çünkü sen kovuldun!”. “Ta,

ceza günü-ne kadar üzerine lanet edilecektir.” [4]
Meleklere : “Âdeme secde edin!” demiş-tik. Secde ettiler, yalnız iblis etmedi. “Ben, çamur olarak yarattığın kimseye secde eder' miyim? dedi.[5]
Meleklere : “Âdem'e secde edin!” demiş-tik, secde ettiler, yalnız iblis, ( etmedi). O cinlerdendi. Rabb'inin emrinden dışarı çık-tı. Şimdi siz, ( kibir ve gurura kapılmak

su-retiyle) beni bırakıp onu ve onun neslini dostlarını ediniyorsunuz? Oysa onlar, sizin düşmanınızdır...[6]
Meleklere : “Âdem'e secde edin” demiş-tik, secde ettiler, yalnız İblis diretti. [7]
Dedik ki : Ey Âdem bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi Cennetten çıkarma-sın...[8]
Nihayet şeytan ona fısıldayıp : “Ey Âdem, sana ebedilik ağacını ve yok olmaya-cak bir hükümranlığı göstereyim mi? dedi.[9]
Yalnız iblis ( secde) etmedi, büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu. [10]
( Rabb'in) ona dedi ki : “Ey iblis, iki elim-le ( bizzat kudretimle) yarattığıma secde et-mekten seni alıkoyan nedir? Büyüklükmü tasladın, yoksa yücelerden mi oldun?[11]
Onlar ve azgınlar, tepe taklak oraya atıldılar. İblisin bütün askerleride.[12]
Andolsun İblis, onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı, inanan bir bölükten başka ( hepsi) ona uydular,[13]
Derken şeytan çirkin yerlerini kendile-rine göstermek için onlara fısıldadı : “Rabb'iniz başka bir sebepten dolayı değil, sırf me-lek olursunuz yada ebedi kalıcılardan

olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti” de-di [14]
Ve onlara : “Elbette ben size öğüt veren-lerdenim” diye de yemin etti. [15]
Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı, ( onları önceki mevkilerinden indirdi) Ağa-cın ( meyvasını) tadınca çirkin yerleri kendi-lerine göründü ve cennet yapraklarını üst

üste yamayıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rabb'leri onlara ünledi; “Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Ve, şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?” [16]
Ey Âdem oğulları, şeytan ana babanı-zı, çirkin yerlerini onlara göstermek için el-biselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de ( şaşırtıp) bir belaya düşürmesin! Çünkü

o ve kabilesi, sizin onları göremiyeceğiniz yerlerden sizi görürler. Biz şeytan-ları inanmıyanların dostları yaptık. [17]
Derken şeytan' onları ( n ayağını) ora-dan kaydırdı, içinde bulundukları ( nimet yurdu) ndan çıkardı. ( Biz de) dedik ki : “Bir-birinize düşman olarak inin. Sizin, yer yü-

zünde kalıp bir süre yaşamanız lâzımdır.[18]
Ey insanlar, yer yüzünde bulunan he-lal ve temiz şeylerden yeyin, şeytanın adunlarını izlemeyin. Çünkü o, sizin apaçık düşmanınızdır. [19]
Ey insanlar, hepiniz birlikte islama ( ve-ya barışa) girin. Şeytanın adımlarını izle-meyin. Çünkü o, size apaçık düşmandır. [20]
Şeytan sizi fakirlikle korkutur, ( Fakir düşeceğinizi söyleyerek sadaka vermekten geri kalmanızı ister) ve size çirkin şeyleri yapmanızı emreder. Allah ise size mağfiret ve

lütuf va'dediyor. Şüphesiz Allanın lûtfu geniştir, bilendir.[21]
Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarpmış olduğu kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların “Alış - verişte faiz gibidir.” Demele-rinden ötürüdür. Oysa Allah alış verişi he-lal,

faizi haram kılmıştır.[22]
Bunlar mallarını insanlara gösteriş için verirler, ne Allah'a, ne de âhiret gününe inanmazlar. Kimin arkadaşı şeytan olursa, arkadaş bakımından hali çok yamandır.[23]
Eğer size Allah'ın lûtfu ve rahmeti ol-masaydı, pek azınız hariç, şeytana uyardı-nız.[24]
( O şeytan) ki Allah ona lanet etti ve o da “Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım” dedi.[25]
“Onları mutlaka saptıracağım, mutla-ka onları boş kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim : Hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim : Allah'ın yaratışını

değiştirecekler!” Kim Allah'ın ye-rine şeytanı dost tutarsa, muhakkak ki açık bir ziyana uğramıştır. [26]
( Şeytan) onlara söz verir, ümit verir, fakat şeytanın onlara va'di, aldatmadan başka bir şey değildir.[27]
İki topluluğun karşılaştığı gün, içiniz-den yüz çevirip gidenleri, yaptıkları bazı iş-lerinden dolayı şeytan ( yoldan) kaydırmak istemişti. Ama yinede Allah, onları affetti.

Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır. Halimdir. [28]
O şeytan sizi kendi dostlarından korkutuyor, eğer inanmış iseniz, onlardan kork-mayın, benden korkun.[29]
Ey insanlar, şarap kumar, dikili taşlar ( putlar), ( üzerine yazılar yazılmış) şans okları, ( çekmek ve bunlara, göre hareket et-mek) şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan

kaçının ki kurtuluşa eresiniz.[30]
Şeytan, şarap ve kumar ( yolu) ile ara-nıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alakoymak istiyor. Artık . ( bunlardan) vaz geçtiniz değilmi? [31]
( Kesilirken) üzerine Allah'ın adı anıl-mayan ( hayvanlardan yemeyin! ( Çünkü o( nu yemek), yoldan çıkmadır. Şeytanlar, dostlarına sizinle mücadele etmeleri için fı-sıldar (

telkinde bulunur) lar. Eğer onlara uyarsanız şüphesiz sizde ortak koşanlar gibi olursunuz.[32]
Allah'ın size verdiği rızıktan yeyin, şeytanın adımlarını izlemeyin ( onun peşin-de gitmeyin). Zira o, sizin için apaçık bir düşmandır.[33]
Allah'a and olsun ki senden önceki mil-letlere de ( peygamberler) gönderdik; Şeytan onlara yaptıkları işleri süsledi, ( bu yüzden peygamberleri yalanladılar) O, bu günde

onların dostudur. Onlar için acı bir azab vardır.[34]
( O) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık müstehak oldu. Çün-kü onlar, şeytanları Allah'dan başka dost-lar tuttular ve kendilerininde doğru yolda

olduklarını sanıyorlar.[35]
İş bitirildikten sonra şeytan ( onlara) şöyle dedi; “Allah size gerçek va'detti, ben de size va'dettim ama ben sözümden cay-dım! Benim ( küfre zorlayacak) bir gücüm yoktu.

Sadece sizi ( küfür ve isyana) davet ettim, sizde benim davetime koştunuz. O halde beni yermeyin, kendi kendinizi yerin! Ne ben sizi kurtarabilirim, nede siz beni

kurtarabilirsiniz! Ben, önceden beri ( Al-lah'a) ortak koşmanızı da tanımamıştım zaten. Doğrusu zalimler için acı bir azab var-dır. [36]
O zaman şeytan onlara yaptıkları işi süsleyip ( güzel göstermiş) “Bu gün insan-lardan sizi yenecek kimse yoktur, ( korkma-yın), ben sizin yanınızdayım”! demişti. Fa-kat iki

topluluk bir birini görünce ardına dönüp “Ben sizden uzağım, ben sizin gör-mediğiniz ( gerçeği görüyorum, ben) Allah'-dan korkarım, zira Allah'ın cezası çetindir” demişti.[37]
Kullarıma söyle : En güzel sözü söyle-sinler. Çünkü şeytan aralarına girer ( onla-rı tartışmıya ve kötülüğe dürtükler). Zira şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.[38]
Ne zaman şeytandan bir kötü düşünce seni dürterse Allah'a sığın; Çünkü O işiten-dir, bilendir.[39]
Allah'tan korkanlar, kendilerine şey-tandan gelen bir vesvese dokunduğu za-man ( Allah'ın emir ve yasaklarını) hatır-larlar, hemen ( gerçeği) görürler.[40]
Kur'an okutmak iste)diğin zaman ko-vulmuş şeytandan Allah'a sığın.[41]
Çünkü inananlara ve Rabb'lerine güve-nenlere o ( şeytan)ın bir gücü yoktur.[42]
İnsanlardan kimi, Allah hakkında bilmeden tartışır ve böylece her kaba ( ve şar-latan) şeytana uyar. [43]
( Allah, böyle yaparki) şeytanın, attığı-nı, kalblerinde hastalık olanlar ve kalbleri katılaşanlar için bir imtihan yapsın; zalim-ler elbette ( haktan) uzak bir ayrılık

içinde-dirler.[44]
Ey inananlar, şeytanın adımlarını izle-meyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse o ona edepsizliği ve kötülüğü emreder. Eğer size Allah'ın lûtfu ve rahmeti olmasaydı, hiç bi-rinizi

asla temizlemezdi. Fakat Allah diledi-ğini temizler. Allah işitendir, bilendir. [45]
Âd ve Semûdu da ( helak ettik). Bu otur-dukları yerlerden size belli olmaktadır. Şey-tan onlara yaptıkları işleri süsleyip onları yoldan çıkardı. Halbuki bakıp ibret alabilir-

lerdi ( ama almadılar). [46]
Onlara : “Allah'ın indirdiğine uyun” dense “Hayır, biz babalarımızı üzerinde bul-duğumuz şeye uyarız ( onların yolundan gi-deriz)” derler. Şeytan onları, alevli ateşin azabına

çağırmış olsada mı ( babalarının izinde gidecekler)?[47]
Şeytan sizin düşmanınızdır, sizde onu düşman tutun. O, partisini alevli ateşin hal-kından olmağa çağırır.[48]
Ey Âdem oğulları, ben size and vermedim mi : Şeytana tapmayın, o sizin apaçık düşmanınızdır.[49]
Kendilerine doğru yol belli olduktan sonra arkalarına ( Yine eski küfürlerine) dönenlere, şeytan ( günah işlemeyi) kolay-laştırmış ve onları uzun arzulara düşürmüş-tür. [50]
Şeytan onları istila etmiş ( ruhlarına ha-kim olmuş), onlara Allah'ı anmayı unuttur-muştur. Onlar, şeytanın hizbi ( partisi) dir. İyi bilinki şeytan'ın hizbi ( partisi)

kaybede-cekti.[51]
( Yahudileri kandıran münafıkların du-rumu da), tıpkı şeytanın durumuna benzer ki insana “inkâr et” dedi. ( İnsan) inkâr edin-ce de : “Ben senden uzağım, ben alemlerin Rabb'i

Allah'dan korkarım!” dedi.[52]
Eğer şeytandan kötü bir düşünce, seni dürtecek olursa hemen Allah'a sığın. Çün-kü O, işiten bilendir. [53]
Ve de ki : “Rabb'im, şeytanların dürtüklemesinden sana sığınırım.”[54]
Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. ( Bunlar) aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fı-sıldarlar. Rabb'in dileseydi onu yapamaz-lardı.

Artık onları, uydurdukları şeylerle başbaşa bırak.[55]
Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurdukları sözlere uydular. Oysa Süleyman ( büyü yaparak) küf-re gitmemişti. Fakat o şeytanlar küfre gitti-ler...[56]
( Babası Yakub) : “Yavrum, dedi, rü'yanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tu-zak kurarlar. Çünkü şeytan, insana apaçık bir düşmandır.”[57]
O iki kişiden kurtulacağını sandığı kim-seye dedi ki : “Beni efendinin ( kralın)nın yanında an ( benim suçsuz olduğumu kra-la hatırlat).” Fakat şeytan o adama, ( Yu-suf'un

durumunu) efendisine söylemesini unutturdu, ( bundan ötürü Yusuf), bir kaç yıl zindanda kaldı.[58]
Ana-babasını tahtın üstüne çıkardı ve hepsi onun için secdeye kapandılar ( onun önünde saygı ile eğildiler) : “Babacığım, de-di, işte bu, önceden ( gördüğüm) rü'yanın

yorumudur. Rabb'im onu gerçek yaptı, ba-na iyilik etti, zira şeytan, benimle kardeşle-rimin arasına fitne soktuktan sonra O, be-ni zindandan çıkardı. Sizi de çölden getir-

di...”[59]
“Babacığım, şeytana tapma, çünkü şey-tan, Rahman'a isyan etmişti.”[60]
“Babacığım, ben sana Rahman'dan bir azabın dokunmasından korkuyorum. O za-man şu şeytanın dostu olursun.”[61]
Senden önce hiç bir resul ve nebi göndermedik ki o, ( bir şey) arzu ettiği zaman, şeytan onun arzusu içerisine mutlaka ( onu dünya ile meşgul edecek bir düşünce) atmış

olmasın. Fakat Allah, şeytanın attığını der-hal iptal eder, sonra kendi ayetlerini sağ-lamlaştırır. Allah bilendir, hikmet sahibidir.[62]
( O) beni, bana gelen zikirden saptırdı. Zaten şeytan, insanı ( uçuruma sürükleyip) yapayalnız ve yardımcısız bırakır.[63]
Kendi taraftarlarından olan, düşmanla-rından olana karşı Musa'dan yardım istedi. Musa'da ötekine bir yumruk indirip onun işini bitirdi. ( Sonra) : “Bu, dedi, şeytanın

işindendir. O, gerçekten apaçık, saptırıcı bir düşmandır.” [64]
Kulumuz Eyyub'u da an : ( O), Rabb'ine “şeytan, bana bir yorgunluk ve azab dokun-durdu” diye seslenmişti.[65]
O ( Allah'a ortak koşan) lar, O'nu bıra-kıp bîr takım dişilerden başkasına çağırmı-yorlar ve onlar, inatçı şeytandan başkasına yalvarmıyorlar.[66]
De ki : “Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size söyleyeyim mi? Allah kim ( ler) e lanet etmiş, kimlerden maymun-lar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmış-sa işte

onların yeri daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır.[67]
Ayetlerimiz hakkında ( münasebetsizli-ğe) dalanları gördüğün zaman, onlar baş-ka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir; eğer şeytan sana ( bunu) unutturursa

hatırladıktan sonra ( hemen kalk), o zalim-ler topluluğuyla oturma.[68]
İnanmış olanlara ( Mü'minlere) rastla-dıkları zaman, “inandık” derler. Fakat şeytanlarıyla, yalnız kaldıkları zaman, “biz si-zinle beraberiz, biz sadece ( onlarla) alay

ediyoruz” derler.[69]
Deki : . “Allah'dan başka bize ne yarar, ne zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Ve Allah bizi doğru yola ilettikten sonra, ökçelerimiz üzerinde ( eski durumumuza) döndürülüp,

şeytanlarını ayartarak şaşkın bir halde çölde bıraktıkları, arkadaşlarının ise “Bize gel” diye doğru yola çağırdıkları kimse gibi ( şaşkın bir duruma) mı düşelim? De ki : “Yol

gösterme, ancak Allah'ın yol göstermesidir. Bize, âlemlerin Rabb'ine tes-lim olmamız emredildi.”[70]
Hiç olmazsa kendilerine böyle baskınımız geldiği zaman yaıvarsalardı; Fakat kalbleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını süslü ( cazip) gösterdi.[71]
Onlara şu adamın haberini de oku : Ona ayetlerimizi verdikde onlardan sıyrıldı çıktı, şeytan onu peşine taktı, böylece azgınlar-dan oldu.[72]
Çünkü ( gereksiz yere mallarını) saçıp savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlar-dır. Şeytan ise Rabb'ine karşı çok nankör-dür.[73]
Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat; atlıların ve yayalarınla onla-rın üzerine yaygarayı bas; Mallarda ve ev-latlarda onlara ortak ol, bunları haram yol-dan

kazanmağa şevket, onlara ( çeşitli) vaadler yap - gerçi şeytan onlara aldatma-dan başka bir şey va'detmez.[74]
Benim ( gerçek) kullarıma gelince senin onlar ( ı kandırmağ)a gücün yetmez.[75]
O zaman sizi, Allah'tan bir güven ol-mak üzere hafif bir uyku bürüyordu. Üze-rinize sizi temizlemek, şeytanın pisliğini ( içinize attığı kötü düşünceleri) sizden gi-dermek,

kalblerinizi ( birbirine) bağlamak ve ayaklarınızı pekiştirmek için üzerinize gökten bir su indiriyordu.[76]
Gizli konuşmalar, Şeytan ( ın yapacağı işler)dendir. ( şeytan bunu insanlara alla-yıp pullar ki) iman edenler üzülsün. Oysa o ( şeytan), Allah'ın izni olmadıkça, mü'min-lere

hiç bir zarar veremez. Mü'minler Al-lah'a güvensinler.[77]
Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar, her günahkâr yalancı-ya inerler. [78]
O ( Kur'an), kovulmuş şeytanın sözü değildir[79]
Ve şeytanları : Her bina ustasını ve dal-gıcı ve ( kötülük yapmamaları için) zincir-lerle birbirine bağlanmış başka ( şeytan) ları ( ona boyun eğdirdik)..[80]
O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaç-tır. Tomurcukları şeytanların başları gibi-dir.[81]
Rabb'im, onu kız doğurdum, erkek kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytan'ın şerrin-den sana ısmarlıyorum.[82]
Andolsun biz, gökte burçlar yaptık ve ona bakanlar için süsledik. Ve onu her re-cim ( taşlanmış, kovulmuş uydurma sözler atan) şeytandan koruduk.[83]
Ve ( Göğü), itaat dışına çıkan her türlü şeytandan korumak için ( yıldızlarla donat-tık).[84]
Şeytanlardan, onun için denize dala( rak inciler çıkara) n ve bundan başka işler gö-ren kimseleri de ( onun emrine verdik). Biz onları, ( onun emri altında) tutuyorduk.[85]
O ( Kur'anı) şeytanlar ( cinler) indirme-di. [86]
( Genç) : gördün mü, dedi, kayaya sığındığımız vakit balığı unuttum. Onu söyleme-mi bana şeytan unutturdu...[87]
Görmedin mi biz kâfirlere şeytanları gönderdik, onları oynatıp ( Günahlara) sü-rüyorlar.[88]
Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp gü-neşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, onla-ra işlerini süslemiş de onları doğru yol-dan çevirmiş, bu yüzden yola gelmiyorlar. [89]
Rabb'ine andolsun ki, onları ve şeytan-ları mutlaka toplayacağız, sonra onları diz çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde bulunduracağız.[90]
Andolsun biz, ( dünyaya) en yakın göğü lâmbalarla donattık ve onlan, şeytanlar için taşlamalar yaptık. Ve onlar için alevli ateş azabını hazırladık [91]
Dinde zorlama yoktur. Doğruluk sapık-lıktan seçilip belli olmuştur. Kim tâgût ( şey-tan)ı inkâr edip Allah'a inanırsa, muhak-kak ki o, kopmayan, sağlam bir kulpa ya-pışmıştır.

Allah işitendir. Bilendir.[92]
Allah, inananların dostudur. Onları ka-ranlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin dostları da tâğût'tur. ( O da) onları aydın-lıktan karanlıklara çıkarır. Onlar ateş hal-kıdır,

orada ebedi kalacaklardır.[93]
Kendilerine kitabdan bir pay verilenle-ri görmedin mi? ( Baksana onlar) puta ve batıla inanıyorlar ve inkâr edenlere : “Bun-lar, inananlardan daha doğru yoldadır.” di-yorlar.

[94]
Şunları görmüyormusun, kendilerinin, sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını sanıyorlar da hakem olarak tâğûta ( o azgın şeytana) baş vurmak isti-yorlar! Oysa

kendilerine onu inkâr etmele-ri emredilmişti. Şeytanda onları iyice sap-tırmak istiyor.[95]
İman edenler, Allah yolunda savaşır-lar, inkâr edenler de tâğût ( şeytan) yolun-da savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın, çünkü şeytanın hilesi zayıftır.[96]
Andolsun biz, her millet içinde : “Allah'a kulluk edin, şeytan ( a tapmak) dan kaçının” diye bir elçi gönderdik. Onlardan kimine Allah hidayet etti, kimine sapıklık hak ol-du.

İşte yeryüzünde gezin de bakın, yalan-layanların sonu nasıl olmuş! [97]
Tâğût'a kulluk etmekten kaçman ve Al-lah'a yönelenlere müjde var. Müjdele kulla-rımı.[98]



[1] Bakara : 2/34.

[2] A'râf : 7/11.

[3] A'râf : 7/12.

[4] Hicr : 15/31-35.

[5] İsra : 17/61.

[6] Kehf : 18/50.

[7] Tâhâ : 20/116.

[8] Tâhâ : 20/117.

[9] Tâhâ : 20/120.

[10] Sâd : 38/37-38.

[11] Sâd : 38/75.

[12] Şuârâ : 26/94-95.

[13] Sebe : 34/20.

[14] A'râf : 7/20.

[15] A'râf : 7/21.

[16] A'râf : 7/22.

[17] A'râf : 7/27.

[18] Bakara : 2/36.

[19] Bakara : 2/168.

[20] Ba-kara : 2/208.

[21] Bakara : 2/268.

[22] Bakara : 2/275.

[23] Nisa : 4/38.

[24] Nisa : 4/83.

[25] Nisa : 4/118.

[26] Nisa : 4/199.

[27] Nisa : 4/120.

[28] Âl-i imran : 3/155.

[29] Al-i imran : 3/175.

[30] Mâide : 5/90.

[31] Mâide : 5/91.

[32] En'âm : 6/121.

[33] En'âm : 6/121.

[34] Nahl : 16/63.

[35] A'râf : 7/30.

[36] İbrahim : 14/22.

[37] Enfâl : 8/48.

[38] İsra : 17/53.

[39] A'râf : 7/200.

[40] A'râf : 7/201.

[41] Nahl : 16/98.

[42] Nahl : 16/99.

[43] Hacc : 22/3.

[44] Hacc : 22/53.

[45] Nur : 24/21.

[46] Ankebut : 29/38.

[47] lokman : 31/21.

[48] Fâtır : 35/6.

[49] Yasin : 36/60.

[50] Muhammed : 47/25.

[51] Mücâdele : 58/19.

[52] Haşr : 59/16.

[53] Fussılet : 41/36.

[54] Mü'minün : 23/97.

[55] En'âm : 6/112.

[56] Bakara : 2/102.

[57] Yusuf : 12/5.

[58] Yusuf : 12/42.

[59] Yusuf : 12/100.

[60] Meryem : 19/44.

[61] Meryem : 19/45.

[62] Hacc : 22/52.

[63] Furkân : 25/29.

[64] Kasas : 28/15.

[65] Sâd : 38/41.

[66] Nisa : 4/117.

[67] Mâide : 5/60.

[68] En'âm : 6/68.

[69] Bakara : 2/14.

[70] En'âm : 6/71.

[71] En'âm : 6/43.

[72] A'râf : 7/175.

[73] İsrâ : 17/27.

[74] İsrâ : 17/64.

[75] İsrâ : 17/65.

[76] Enfâl : 8/11.

[77] Mücâdele : 58/10.

[78] Şuarâ : 26/221-222.

[79] Tekvir : 81/25.

[80] Sâd : 38/37-38.

[81] Sâffât : 37/64-65.

[82] Âl-i imrân : 3/36.

[83] Hicr : 15/16-17.

[84] Sâffât : 37/7.

[85] En-biyâ : 21/82.

[86] Şuarâ : 26/210.

[87] Kehf : 18/63.

[88] Meryem : 19/ 83.

[89] Neml : 27/24.

[90] Meryem : 19/68.

[91] Mülk : 67/5.

[92] Bakara : 2/256.

[93] Bakara : 2/257.

[94] Nisa : 16/ 51.

[95] Nisa : 16/60.

[96] Ni-sa : 4/76.

[97] Nahl : 16/36.

[98] Zümer : 39/17.

--------------

KAYNAKLAR :

______________
Sorularla İslamiyet
sorusorcevapbul
uslanmam . com
islamquest . net
jw . org
muminem . net
Sorularla Risale, 14-6-2010
Incil . com





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)